Candida türleri bebekliğin ilk günlerinden itibaren bağırsaklarımıza yerleşen, hastalık yapıcı özelliği düşük olan mantarlardır. Vücudumuzun ağız, deri, gastrointestinal yol, rektum ve vajina gibi çeşitli yerlerinde yaşayan 150’den fazla bilinen Candida türü vardır. Candida türleri normalde doğal ve sağlıklı bağırsak mikroflorasının bir parçasıdır ve hastalığa neden olmazlar. Hatta besinlerin bağırsaktaki sindirim ve emilim süreçlerine yardımcı olurlar. Yani normalde bizimle yaşayan bu mantarlar  vücudumuzun çalışması için kullanılır. Ancak uzun süreli antibiyotik kullanımı, şeker ve rafine karbonhidratlardan zengin bir beslenme düzeni, fazla miktarda alkol tüketimi, mikrobiyotadaki dengesizlik, bağışıklığın düşmesine neden olan hastalık durumu, aşırı stres maruziyeti ve sürekli antibiyotik kullanımı gibi bazı durumlarda bazı Candida türlerinin sayısının aşırı artışına bağlı olarak enfeksiyon gelişme riski artar.

Vücudumuzda çok sayıdaki Candida türüne rağmen sadece 15’inin
fazlalığının enfeksiyona neden olabileceği bilinmektedir ve Candida
enfeksiyonlarının %75’inden sorumlu olan tür Candida Albicans’tır.
Enfeksiyon belirtileri mide bulantısı, şişkinlik, dışkılama
alışkanlığında değişiklik, geçmeyen yorgunluk hissi,
unutkanlık, konsantrasyon güçlükleri, egzama veya kızarıklık gibi
cilt sorunları, vajinal enfeksiyonlar, sinirlilik, gerginlik, depresyon
ve eklem ağrısı gibi Candida’nın bulunduğu bölgeye bağlı
farklılık gösterir. Candida enfeksiyonları arasında en yaygınları
vajinal ve ciltte görülenlerdir. Tedavi edilmemesi durumunda diğer
organların dahil olabileceği sistemik bir enfeksiyona yol açma riski
taşır. Tedavi için ise topikal kremler ve ilaçlar kullanılır.
Bunun yanında Candida sayısını ve enfeksiyon semptomlarını
azaltmak için son zamanlarda Candida Diyeti diye trend bir diyet ortaya
atıldı. Bu diyetin mantığı kısaca Candida’yı artıran şekerli ve
asitli besinleri azaltıp bağırsak dostu besinleri artırarak
bağışıklık sistemini güçlendirmek ve böylece artan Candidanın
neden olduğu enfeksiyonu ve semptomları önlemektir. Ancak bu diyetin
hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Ayrıca unutmayın ki oluşmuş
enfeksiyonu doktorunuzun önerdiği krem ve hapları kullanmadan, sadece
diyetle önleyebilmek mümkün değildir.

CANDIDA ENFEKSIYONU TANISI NASIL KONUR?

Candida enfeksiyonu teşhisi için doktorunuz
semptomlarınız dahilinde zayıf bağışıklık sistemine yol açan
hastalık, ilaç veya durumunu sorgulayarak tıbbi hikayenizi alır.
Genellikle Candida enfeksiyonu sıklıkla fizik muayene ile teşhis
edilebilir. Ancak doktorunuz belirtilerinizin Candida enfeksiyonuna
bağlı olup olmadığından emin değilse, etkilenen bölgeden bir
örnek alabilir. Örneğin kanda Candida sayısının artışına
bağlı bir şüphe varsa, doktorunuz test için bir kan örneği
isteyecektir.

Candida Diyetinde Ne Öneriyorlar?

Candida diyetini uygulamaya başlamadan önce bir arınma evresi
önerilir. Bu dönemde kemik suyu, limon suyu gibi sıvılar, salata,
buharda sebze ve az miktarda protein içeren besinler tüketilir ve
bunun bireylerin sindirim sistemlerini rahatlatıp, vücuttaki
toksinleri serbestleştireceği savunulur. Bu detoks sürecinin kaç
gün süreceği kesin olarak belirtilmese de kısıtlanmış beslenmeye
bağlı olarak yorgunluk, baş ağrısı, ruh halinde değişiklik veya
uyku düzeninde bozukluk gibi olumsuz semptomlar oluşabileceğinden
arınmanın birkaç günden fazla sürememesi önerilir. Bu süreç
sonrasında kademe kademe Candida diyetine geçilir. Burada amaç
Candidayı beslediği iddia edilen besinlerin tanımlanarak hastaya
uygulanmasıdır. Bunlar zaten sağlıklı beslenmede beslenme
uzmanları olarak bizim de önerdiğimiz genel konulardır. Hiçbir tıp
ve beslenme kitabında bu yiyeceklerin Candidayı beslediği de
bilgilendirilmemektedir. Ancak yine de Candida diyetiyle ilgili
önerilen temel ilkeleri size iletmek isterim.

EKLENMİŞ ŞEKER KISITLANIR: Bu diyette agave şurubu, aspartam,
mısır şurubu, bal, pekmez, akçaağaç şurubu gibi şeker içeren
besinlerin tüketilmesi yasaktır. Şekersiz tatlandırıcılar olan
stevia, eritritol ve ksilitol serbesttir.

NİŞASTALI SEBZELER ÇIKARILIR: Nişasta içeriği yüksek patates,
bezelye ve havuç gibi sebzelerden kaçınılmalıdır. Enginar,
kuşkonmaz, brokoli, ıspanak, domates, patlıcan, salatalık, kereviz,
soğan, lahana, kabak, patlıcan, sarımsak, brüksel lahanası
tüketilebilir.

MEYVELERDEN DÜŞÜK ŞEKERLİLER SEÇİLİR: Şeker oranı yüksek muz,
hurma, üzüm, mango gibi meyveler, kuru meyveler ve meyve suları
tüketilmemelidir. Yalnızca düşük şeker içeren avokado, limon ve
misket limonu diyet süresince serbest tüketilecek meyvelerdir.

FERMENTE BESİNLER ÖNEMLİ: Turşu, yoğurt, kefir, elma sirkesi gibi
fermente besinler bağırsakların korunmasını sağlayacak yararlı
bakteriler içermektedir ve düzenli tüketildiklerinde bağışıklık
sistemini güçlendirerek Candidanın üremesinin önüne geçebileceği
düşünülmektedir.

KAFEİN BESLENMEDEN ÇIKARILIR: İNTESTINAL GEÇIRGENLIĞIN GÖSTERGESI
OLAN ZONULIN PROTEININI ARTIRARAK GEÇIRGEN BAĞIRSAK VE HUZURSUZ
BAĞIRSAK SENDROMUNA NEDEN OLABILECEĞINDEN SIYAH ÇAY VE KAHVE GIBI
KAFEIN IÇEREN TÜM IÇECEKLER KISITLANIR. HINDIBA KAHVESI,
FILTRELENMIŞ SU VE BITKISEL ÇAYLAR SERBESTTIR.

BAĞIRSAK DOSTU BESİNLER: CANDIDA DIYETI YÜKSEK DÜZEYDE SEBZE,
SAĞLIKLI YAĞ VE PROTEIN, FERMENTE BESINLERLE BAĞIRSAKTAKI BAKTERI
POPÜLASYONUNU DÜZENLER. BUNUN IÇIN BU DIYETI UYGULARKEN BAĞIRSAK
SAĞLIĞINI DESTEKLEYEN 3 BESIN OLARAK KEMIK SUYU, HINDISTAN CEVIZI
YAĞI VE LAHANA SUYU ÖNERILMEKTEDIR. KEMIK SUYUNDAKI JELATIN BAĞIRSAK
DUVARINI KORUYUP, BAĞIRSAKLARDA OLUŞAN OKSIDATIF STRESI ÖNLEYEREK
BAĞIRSAĞIN GEÇIRGENLIĞININ ARTIŞININ ÖNÜNE GEÇER. BU DIYETTE
KEMIK SUYU YEMEKLERE EKLENEBILECEĞI GIBI, KEMIK SUYUNDAN SMOOTHIELER DE
HAZIRLANABILIR VEYA TEK BAŞINA DA IÇILEBILIR. HINDISTAN CEVIZI
YAĞINDAKI LAURIK VE KAPRILIK ASITIN ANTIFUNGAL ETKIYE SAHIP OLDUĞU
SAVUNULUR. SON OLARAK LAHANA SUYU DA IÇERDIĞI ANTIOKSIDAN ÖĞELER
SAYESINDE SAĞLIĞI KORUYUCU ETKI GÖSTERIR.

SAĞLIKLI PROTEİN VE YAĞLAR TERCİH EDİLİR: Süt, peynir,
peyniraltı suyu LAKTOZUN ASITLIĞI ARTIRARAK CANDIDA ÜREMESINI
TETIKLEYEBILECEĞI SAVUNULDUĞUNDAN BU DIYETTE YASAK BESINLER
ARASINDADIR. ŞEKER, NITRAT VE SÜLFIT EKLENMIŞ PASTIRMA, JAMBON,
SOSIS, SALAM GIBI IŞLENMIŞ ETLERDEN KAÇINILMALIDIR. MÜMKÜN
OLDUĞUNCA SAĞLIKLI, AZ YAĞLI KIRMIZI VE BEYAZ ETLER TERCIH OLMALIDIR.
BUNUN YANINDA YUMURTA EN BESLEYICI VE EN IYI PROTEIN KAYNAĞI OLARAK
DIYETTE MUTLAKA YER ALMALIDIR, ANCAK YUMURTANIN ORGANIK OLMASINA ÖZEN GÖSTERILMELIDIR. BALIK ALINIRKEN AĞIR METAL VE TOKSIN IÇERIĞI YÜKSEK KILIÇ BALIĞI, ORKINOS GIBI BALIKLAR YERINE SARDALYA, RINGA, SOMON BALIĞINI TÜKETILMELIDIR. VEJETERYAN BIREYLER YAĞSIZ VE TUZSUZ KURUYEMIŞLERDEN, KURU BAKLAGILLERDEN, KINOA, TEFF, AMARANT GIBI PROTEIN YÖNÜNDEN ZENGIN TAHILLARDAN FAYDALANABILIR. YAĞLARDAN ISE HINDISTAN CEVIZI YAĞI, TEREYAĞI, ZEYTINYAĞI, SUSAM YAĞI VE SAFLAŞTIRILMIŞ YAĞLAR ANTIFUNGAL ETKILI OLARAK DESTEKLENIRKEN kanola yağı, ayçiçek yağı, margarin, soya yağı yasaklanır.

GLUTENSİZ BESLENME: CANDIDA DIYETINI DESTEKLEYENLER GLUTENIN BAĞIRSAK DUVARINA ZARAR VEREN VE INFLAMATUAR BIR PROTEIN OLAN ZONULININ ÜRETIMINI TETIKLEDIĞINI VE GLUTENIN AYRICA CHRON, HUZURSUZ BAĞIRSAK, BESIN HASSASIYETI GIBI OTOIMMUN DURUMLARA YOL AÇABILECEĞINI SAVUNMAKTADIR. BU NEDENLE CANDIDA ENFEKSIYONUNA SAHIP HASTALARDA GLUTENLI BIR DIYETIN HASTANIN SEMPTOMLARINI DAHA DA ARTIRACAĞI DÜŞÜNÜLMEKTEDIR. DIYETTE ÇIYA, KETEN TOHUMU, AMARANT, KARABUĞDAY, MILLET, KINOA,YULAF KEPEĞI, DARI, TEFF GIBI TAHILLAR TÜKETILEBILIRKEN çavdar, arpa, beyaz un, buğday ürünleri yasaklar arasındadır.

ALKOLDEN KAÇINMALI: FAZLA MIKTARDA TÜKETILEN ALKOL BAĞIŞIKLIĞI DÜŞÜREBILIR VE CANDIDA SAYISINDA ARTIŞA NEDEN OLABILIR. BU NEDENLE BIRA, CIN, ŞARAP DA DAHIL ALKOLLÜ IÇECEKLER, MEYVE SULARI, ENERJI IÇECEKLERI AYRICA GAZLI VE ASITLI DIĞER IÇECEKLER DE DIYETTEN
ÇIKARILIR.

DİYETİN MAKSİMUM BESLEYİCİ OLMASINI SAĞLAYIN: BUNUN IÇIN ILK
OLARAK DAHA AZ BÖCEK ILACI IÇEREN ORGANIK BESINLERI TÜKETMEK DAHA
YARARLIDIR. ORGANIK BITKILER DAHA FAZLA ANTIOKSIDAN IÇERIĞINE
SAHIPKEN, ORGANIK ET VE BALIKLARDA DA DAHA YÜKSEK OMEGA 3 YAĞ ASIDI
BULUNMAKTADIR. İKINCI MADDE ISE YEREL BESINLERI SATIN ALMAYA ÖZEN
GÖSTERMEKTIR. SON OLARAK DA KARACIĞER, YÜREK GIBI ORGAN ETLERI, DENIZ YOSUNU VE FILIZLER MIKRO BESINLER AÇISINDAN ZENGIN IÇERIKLERI NEDENIYLE BESLENMEYE EKLENIR.

BOL SU TÜKETİLİR: ÖZELLIKLE IDRAR YOLUNDAKI ENFEKSIYONLARIN
GIDERILMESI VE TUVALET ESNASINDA YANMA HISSININ ÖNLENMESI IÇIN BOL SU TÜKETILMELIDIR.

OT, BAHARAT VE DOĞAL ÇEŞNİLER SERBEST: Ketçap, mayonez, barbekü
sosu, soya sosu bu diyette yasaktır. Bitki ve baharat çeşitlerinden;
sarımsak, fesleğen, dereotu, zencefil, zerdeçal, karabiber, tarçın,
biberiye, kekik ve karanfil tüketilebilir.

CANDIDAYI AZALTAN SPESIFIK BIR BESIN BULUNMUYOR

Mikrobiyota sağlığı için normalde beyaz un, şeker, ultra
işlenmiş tüm besinler, ve alkol kullanılmaması önemlidir. Çünkü
bu yiyecekler sadece milyarlarca bakteri ve maya barındıran
bağırsakta candida için değil tüm hastalık etmeni olan zararlı
mikropların sayısının fazlalaşmaması içindir. Bu açıdan
baktığımızda candidaya özgü şu besin yenilmemeli konusu mümkün
değildir. Zararlı mayalar için doğru beslenme uygulandığında
ancak genel sayısı azaltılabilir.

Gluten içeren besinler; diyet lifi, vitamin, mineral ve
antioksidanları da bolca içerir ve bu durum bağırsakta yararlı
bakteri, maya ya da diğer canlıların sayısının artmasına neden
olur. Candidası özellikle bağırsakta olanlar için gluten çok
yararlı bir besin kaynağıdır.

Sağlık deposu olan meyvelerin neredeyse hepsinin, kaliteli protein ve
kalsiyum kaynağı süt ve peynirin de yasaklanması bağırsak
mikroflorasına yarar değil zarar sağlamaktadır. Çünkü taze meyve,
süt ve peynir bağırsak pH değiştirir kolondaki tüm toksinlerin
temizlenmesine yardımcı olur.

Bu probiyotik etkili olduğu iddia edilen kemik suyu ve Hindistan cevizi
yağının bol miktarda tüketilmesi istenir. Bu yiyecekler probiyotik
etki asla göstermemektedir. Buna ek olarak doymuş yağ içeriği
yüksek olan bu iki yiyeceğin vücutta herhangi birde lokalize olmuş
candida mantarına iyi geldiğini gösteren bir adet araştırma dahi
bulunmamaktadır.

Tüm öneriler hiçbir şekilde hem mantığa hem de tıp bilimine
uymamaktadır. Eğer böyle bir hastalık tanısını doktorunuz koyarsa
sadece sağlıklı beslenmeli, topikal krem ve uygun antibiyotik
tedavisini aksatmadan sürdürmelisiniz.