Dünyada her yıl 14 milyon kişinin kansere yakalandığı rapor ediliyor. 2030 yılında ise bu rakamın ikiye katlanacağı tahmin ediliyor. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde kanserin kalp hastalıklarını sollayarak dünyada önde gelen ölüm nedeni olması beklenmekte. Ve her ne kadar kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi modern tedavi yöntemleriyle birçok kanser hastası yaşamına devam edebilse de kanser yükünden kurtulmamız için
tedavideki ilerlemeler yeterli değil. Oysa mevcut bilimsel
araştırmalar kansere neden olan çevresel faktörleri kontrol ederek
kanser vakalarının en az yarısını önleyebileceğimizi gösteriyor.
Bu nedenle kanser yükünü azaltmak için gerekli önlemleri almak,
kansere karşı tam bir savunma geliştirmek şart. Bu hafta sizlere
Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü ve Dünya Kanser Araştırma
Fonu kanseri önleme noktasında yayınladığı kapsamlı uzman
raporundaki en kıymetli bilgileri ve kanserden korunmak için beslenme
önerilerini paylaşmak istiyorum.

ÇEVRESEL FAKTÖRLER ÖNEMLİ ETKİYE SAHİP

Kanser oluşumu birçok nedene bağlıdır. Genetik faktörler kadar
sigara içmek, obezite, hatalı beslenme alışkanlıkları, alkol,
enfeksiyonlar, radyasyon maruziyeti, düzensiz yaşam gibi çevresel
faktörler de kansere yol açan nedenler arasında yer almaktadır.
Harvard Beslenme ve Epidemiyoloji Profesörü Edward Giovannucci ve
Klinik Epidemiyoloji ve Beslenme Profesör Yardımcısı Mingyang Song
kanser vakalarının %20 – 40’ının ve kanserden ölümlerin
yarısının sigarayı bırakmak, alkollü içeceklerden kaçınmak,
beden kütle indeksini ideal aralıkta (18.5 – 27.5) tutmak, fiziksel
aktivite yapmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile
önlenebileceğini bildirmiştir.  2018 yılında Science dergisinde
yayınlanan Edward Giovannucci ve arkadaşlarının yaptığı bir
araştırmada ise akciğer, rahim ağzı kanseri ve melanomalar gibi
genetik mutasyonların çoğunun çevresel kaynaklı olduğu vakaların
%85-100’ünün önlenebileceğini bildirmişlerdir. 2016 yılında Jama
Onkoloji’de yayınlanan bir çalışmada ise genetik riski yüksek olan
kişilerin bile yaşam tarzı değişikliklerinden fayda
sağlayabileceği gösterilmiştir.

OBEZITE VE KÖTÜ BESLENME KANSER NEDENI

Özellikle aşırı yağlı, taze sebze ve meyvelerden yetersiz, lif
içeriği düşük, işlenmiş besinlerin sık tercih edildiği kötü
beslenme tarzının kanser oluşumuna % 25 – 30 oranında katkı
sağladığı bilinmektedir. Bunun yanında Dünya Kanser Araştırma
Fonu yağ dokusunda aşırı artış ile karakterize obezitenin 12
kanser ile ilişkili olduğunu bildirmiştir. Yapılan çalışmalar
sonucunda obezite artışının ağız-yutak- gırtlak kanserleri,
özofagus, mide, pankreas, safra kesesi, karaciğer, kolorektal,
menapozdan sonra oluşan meme kanseri, yumurtalık, rahim, prostat ve
böbrek kanserinin oluşumunu tetiklediğine dair güçlü kanıtlar
elde edilmiştir.

DİYET, BESLENME, FİZİKSEL AKTİVİTE VE KANSER: KÜRESEL BİR BAKIŞ AÇISI

Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü ve Dünya Kanser
Araştırma Fonu 2007 yılında kanserden korunmak için
yayınladıkları Uzman Raporu’nu 2018 yılında kanserdeki yeni
çalışma ve verilere göre güncellemiştir. Ve üçüncü uzman
raporu olan ‘Besin, Beslenme, Fiziksel Aktivite ve Kanser: Küresel Bir
Bakış Açısı’ raporunu yayınlamıştır. Bu güncel raporda
veritabanından en güncel veriler toplanarak besinlerin ve fiziksel
aktivitenin kansere neden olma veya kanserden korunma noktasında önemi
vurgulanmıştır. Raporda 2007’den itibaren kanser önleme
tavsiyelerine bağlılığın etkisini değerlendiren çalışmalar;
kanseri önleme önerilerine uyumun artmasının belli kanserlere
yakalanma riskini ve kanserden kaynaklanan ölümleri azaltmada etkin
olduğu gösterilmiştir.

KANSERI ÖNLEMEK İÇIN TEMEL KURALLAR

İDEAL KILONUZU KORUYUN VE KILO ALMAKTAN KAÇININ:

Obezite tüm dünyayı etkileyen ciddi ve giderek artan bir hastalıktır. 2016
verilerine göre dünyada 1.97 milyar yetişkin ve 338 milyon çocuk ve
ergen fazla kilolu veya obezdir. Obezite birçok kanser için risk
oluşturmaktadır. Kanserden korunmak için ideal vücut ağırlığına
sahip olmak ve vücut yağ kütlesinin artmasını önlemek temeldir.

ORTA VE YÜKSEK YOĞUNLUKTA EGZERSIZ YAPIN:

Fiziksel aktivitenin kolon, meme ve endometriyum kanserlerine karşı direk koruyucu olduğuna dair güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Bunun yanında fiziksel aktivite ağırlık kazanımını önler ve obeziteden dolayısıyla obezitenin neden olduğu kanserlerden de koruyucu rol oynar. Dünya Sağlık
Örgütü yetişkinler için haftada en az 150 dakika yürüyüş,
bisiklet, yüzme, dans gibi orta yoğunlukta aktiviteleri veya 75 dakika
koşma, tempolu bisiklet, aerobik ve takım sporları gibi yüksek
yoğunluktaki aktivitelerin yapılmasını önermektedir.

TAM TAHIL, SEBZE, MEYVE VE KURU BAKLAGIL TÜKETIMINIZI ARTIRIN:

Diyet lifinden ve özellikle tam tahıllardan zengin bir diyetin kolorektal
kanserden koruyucu etkisi güçlü kanıtlarla desteklenmektedir.
Ayrıca yüksek diyet lifi obeziteyi de önleyerek obezite kaynaklı
diğer kanser riskini de azaltır. Kolorektal kanserden korunmak için
günde 30 gram diyet lifi tüketimi önerilir. Beslenmenize her gün
bulgur, tam buğday ekmeği, kepekli pirinç, integral makarna gibi tam
tahılları, haftada en az iki kez kuru baklagilleri ve günde en az 400
gram çeşitli sebze, meyveleri beslenmeye mutlaka ekleyerek kolorektal
kanser riskini azaltmak mümkündür. Ayrıca çeşitli sebze ve
meyvelerde bulunan izoflavonlar, beta karoten ve C vitamini akciğer
kanserine, karotenoidler akciğer ve meme kanserine karşı koruyucu
etki gösterir. Turunçgiller ise mide kanserini önlemede etkindir.

İŞLENMIŞ BESINLERI HAYATINIZDAN ÇIKARIN:

Yağ, şeker ve enerji içeriği yüksek hamburger, kızarmış tavuk, patates kızartması, cips gibi fast food tarzı besinler ve gofret, çikolata, kraker,
kurabiye gibi paketli ürünler obeziteyi tetikleyerek çeşitli
kanserlerin görülme riskini artırır. Ayrıca çalışmalar kan
şekerini hızlı yükselten bu tarz besinlerin endometriyal kansere
neden olduğuna dair güçlü kanıtlar sunmaktadır.

KIRMIZI ET VE İŞLENMİŞ ET ÜRÜNLERİNİ SINIRLAYIN:

Fazla miktarda tüketilen kırmızı et ve jambon, salam, sosis, sucuk,
pastırma gibi işlenmiş etler kolorektal kanser için ciddi risk
faktörüdür. Kolorektal kanserden korunmak için kırmızı et
tüketiminin haftada 3 porsiyonu (3 porsiyon yaklaşık 350-500 grama
eşdeğer) geçmemesi ve işlenmiş etlerin de mümkün olduğunca
sınırlanması gerekmektedir.

ŞEKERLI İÇECEKLERDEN KAÇININ:

Sıklıkla ve fazla miktarda tüketilen şekerli içecekler vücutta yağ birikimine neden olarak obeziteye ve obezitenin neden olduğu kanserlere davetiye çıkarır. Bu nedenle kola, gazoz, şeker içeren meyveli maden suyu, meyve suyu, hazır limonata gibi içecekler tüketilmemelidir. Vücutta hidrasyonu
sürdürmeye katkıda bulunacak, su haricinde tercih edilebilecek
sağlıklı içecekler ise şekersiz çay, kahve ve maden suyudur.

ÇAY VE KAHVE ILE KANSERE KARŞI KORUNUN:

Kahvenin içerisindeki kafein, klorojenik asit ve polifenolik bileşikler sayesinde karaciğer ve endometriyal kansere karşı koruyucu olduğuna dair güçlü kanıtlar; ağız, gırtlak, yutak ve cilt kanserlerini önlediğine dair ise
sınırlı sayıda kanıt bulunmaktadır. Bununla birlikte yine
içerdiği antioksidanlar sayesinde çay mesane kanserinden koruyucu
etki sağlamaktadır. Ancak çay ve kahvenin çok sıcak tüketiminden
kaçınılmalıdır. Uluslar arası Kanser Araştırmaları Ajansı
Güney Afrika’da metal bir pipetle içilen ve içme sıcaklığı 65
dereceye ulaşan Mate çayı gibi çok sıcak içecekleri insanlarda
muhtemel karsinojen olarak sınıflandırmaktadır. Çok sıcak
içecekler özofaguskanseri ile ilişkilendirilmektedir.

ALKOLÜ KISITLAYIN: Alkollü içeceklerle ağız, gırtlak, yutak,
özofagus, karaciğer, mide, kolorektum ve meme kanseri riskinin
artışı arasında güçlü bir ilişki vardır. Tam tersi raporda
alkollü içeceklerin böbrek kanserinden korunmada yardımcı
olabileceğine dair de güçlü kanıtlar bildirilmiştir. Ancak raporda
alkolün diğer birçok kanseri tetiklemesinin daha ağır bastığı ve
kanserden korunmak için alkolün mutlaka kısıtlanması önerisi
yapılmıştır. Ayrıca biradan şaraba likörden cine tüm alkollü
içecek türlerinin kanser riski üzerinde aynı etkiyi gösterdiğinin
üzerine basılmaktadır.

YÜKSEK DOZDA BETA KAROTEN TAKVIYESINE DIKKAT EDIN:

Kanserin önlenmesi için yüksek doz diyet takviyeleri önerilmemektedir ve besin öğesi ihtiyaçlarının diyet yoluyla karşılamak amaçlanmaktadır. Rapor, diyet takviyelerinin, çeşitli diyetlere ek olarak, zaman zaman belirli
popülasyonlarda yararlı olabileceğini kabul etmektedir: Örneğin
yaş üstü bireylerde B 12 emiliminde sıkıntı olanlarda B 12
takviyesi, doğurganlık çağı kadınlarda ve hamile annelerde demir
ve folik asit, çocuklar,hamile ve emziren anneler için de D vitamini
takviyeleri gibi durumlarda vitamin eksikliğinin giderilmesi için
takviye yarar sağlar. Yüksek doz beta karoten takviyelerinin bazı
insanlarda akciğer kanseri riskini artırabileceğine dair güçlü
kanıtlar vardır. Kolorektal kanser için kalsiyum dışındaki diyet
takviyelerinin kanser riskini azalttığına dair güçlü bir kanıt
yoktur.

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİNİ TÜKETİN:

İyi bir protein, kalsiyum, B 2 vitamini kaynağı süt ürünlerinde bulunan kalsiyum kazeinat safra asitlerini azaltır. Süt ürünleri kolorektal kanser ve menapoz öncesi dönemde meme kanserinden koruyucudur. Günlük beslenme içerisinde mutlaka süt ve süt ürünlerine yer verilmelidir.

BESİNLERİ SAĞLIKLI PİŞİRİN:

Besinlerin pişirme yöntemlerine dikkatedilmelidir. Kavurma, kızartma tarzı yüksek sıcaklıkta pişirme polisiklik aromatik hidrokarbonlar, heterosiklik aminler gibi kanserojen bileşikler oluşumuna neden olur. Bu nedenle; kızartma, kavurma gibi sağlıksız pişirme yöntemlerinin yerine haşlama, ızgara ve fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.

Besinlerin Uygun Ortamda Depolayın: Depolanan tahıl, fındık,
fıstık, ceviz, peynir, salça, turşu gibi besinler üzerinde nem
etkisi ile bir küf toksini olan aflatoksini meydana getirir. Bilimsel
kanıtlar aflotoksinin karaciğer kanserine neden olduğuna dair
güçlü kanıtlar sunmaktadır. Bu nedenle besinlerin uygun koşullarda
depolanmasına dikkat edilmesi önemlidir.

AŞIRI TUZ TÜKETİMİNDEN KAÇININ:

Salamura, turşu gibi tuz içeriği yüksek besinlerin aşırı miktarda tüketimi mide kanserine neden olabilmektedir. Günlük ihtiyaç duyulan sodyum bir çay kaşığı kadar tuz ile karşılanabilir. Yemeklere ekstra tuz
eklenmemelidir.

EMZİRMEK HEM ANNEYİ HEMDE BEBEĞİ KANSERDEN KORUR:

Bebeğin sağlıklı gelişimindeki en önemli faktörlerden biri olan anne sütünün hem kısa hem de uzun dönemde yararları saymakla bitmez. Bebeğin bağışıklık sistemini geliştirir ve bebeklik döneminde
karşılaşılabilecek tüm enfeksiyonlardan korur. Çocukluk ve
yetişkinlik döneminde astım ve tip 2 diyabet riskini azaltır. Anne
sütü annede meme kanserinin azalmasını sağlarken bunun yanında
bebeği ileride fazla kilolu ve obez olmaktan koruyarak obezitenin
beraberinde getireceği kanserleri önler. Annelerin bebeklerine ilk 6
ay tek başına anne sütü vermeleri, sonrasında da 2 yaşına kadar
ek besinlerle birlikte emzirmeye devam etmeleri önerilmektedir.

KANSER TANISI ALAN HASTALAR DA ÖNERILERE UYMALI:

Panel, Kanserden Korunma Önerileri’nin altını çizen sonuçların, kanserden
kurtulanlar için de muhtemel olduğunu kabul etmekte ve mümkün
olduğu kadar, kanserden kurtulanların, tedavi bittikten sonra bu
önerileri takip etmeyi amaçladıklarını önermektedir. Kanseri
atlatan tüm hastalar eğitimli profesyonellerden beslenme bakımı ve
fiziksel aktivite rehberliği almalıdır.