Midede sindirimi sağlayan asidik yapıda mide asidi ve pepsin bulunur.
Normalde mide mukozası mukus salgısı, bikarbonat üretimi, mide
mukozasındaki hücre hasarının hızla yenilenmesi ve onarımı
sayesinde asit ve pepsinden korunur. Normal savunma ve iyileştirme
mekanizmalarının bozulması sonucu midenin mide asidi ve pepsin
tarafından tahrip edilip doku kaybı ve yara oluşumuna ‘mide ülseri’
adı verilir. Akut veya kronik olabilir: Akut ülserin bulguları
şiddetlidir, ani başlar ve kısa sürer. Kronik ülserin ise
bulguları yavaş başlar ve kalıcıdır. Özellikle 30-60 yaş
grubunda daha çok karşımıza çıkmaktadır.

MİDE ÜLSERİ NEDEN OLUŞUR?

Mide ülserinin başlıca nedeni Helicobacter pylori enfeksiyonudur.
Bunun yanında Kalp damar hastalığı, kolorektal kanser ve
Alzheimer’ın tedavisinde kullanılan steroid olmayan inflamatuar
karşıtı ilaçlar, kortikosteroidler, ağır hastalık ve stres mide
ülserine yol açabilir.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Mide ülseri hastalarında karında kemirici yanma hissi veren, kramp
şeklimde bir ağrı vardır. Karın ağrısı genellikle yemeklerden
yaklaşık bir saat sonra veya gece yattıktan sonra başlar. Mide
ülserinin diğer belirtileri ise yorgunluk, iştah azalması,
ağırlık kaybı, geğirme, bulantı, kusma ve mide yanmasıdır.

MİDE ÜLSERİNİN TIBBI TEDAVİSİ NEDİR?

Mide ülseri dünyadaki en yaygın hastalıklardan biridir ve mide
kanserine kadar giden çok ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu
nedenle tıbbi tedavi ve uygun beslenme planı sağlanması bu
hastalarda büyük önem taşır. Hastalar dinlenmeli, her gün 7 – 8
saat düzenli uyumalıdır. Mukozanın koruyucu bariyerini azalttığı
ve midenin asitliğini artırdığı için alkol ve sigara
kullanımından kesinlikle kaçınılmalıdır. Mide ülserlerinin
çoğunun temel nedeni Helicobacter pylori olduğu için hekim
tarafından verilen antibiyotik ve diğer ilaçlar düzenli olarak
kullanılmalıdır.

MIDE ÜLSERI HASTALARINDA BESLENME KURALLARI

1.     Yeterli enerji ve besin öğesi içeriğine sahip dengeli bir
beslenme planının yaşam boyu benimsenmesi şarttır.

2.     Mideyi rahatsız edecek şekilde, aşırı yemekten
kaçınılmalıdır. Günde en az 3 ana öğün ve 2 ara öğün
yapılmalıdır.

3.     Ülserli hastaların uzun süre aç kalması, mide mukus
yapısındaki glikoprotein içeriğini %50 oranında düşürdüğünden
mukozal direnç azalır. Bu nedenle hastaların uzun süre aç
kalmamaları gerekir.

4.     Mideyi rahatsız edecek çok sıcak ve çok soğuk yiyecek –
içeceklerden kaçınılmalıdır.

5.     Mide yanmasını arttıran şeker ve şekerli besinler
sınırlandırılmalıdır.

6.     Midedeki yaraların hızla iyileşmesi ve doku yapımı için et,
tavuk, balık, süt ürünleri gibi protein kaynakları yeterli miktarda
tüketilmelidir.

7.     Zeytinyağı, fındık, badem, ceviz gibi doymamış yağ asidi
kaynakları prostaglandin yapımında kullanılarak mide asit
salınımını azaltır ve mukozada koruyucu bariyeri artırır. Ayrıca
bu sağlıklı yağlar bağırsağa girince enterogastron hormonunu
uyararak mide asit salgısını azaltır. Bu nedenle mutfakta temel
olarak zeytinyağı kullanılmalı ve ara öğünlerde yağlı tohumlara
yer verilmelidir.

8.     Mide ülserinin tedavisinde kullanılan ilaçların kabızlığa
neden olmasından dolayı her gün yeterli posa alımı bu hastalarda
önem taşımaktadır. Sebze ve meyveler, kuru baklagiller, yulaf,
kepekli tahıllar karında şişlik, rahatsızlık ve ağrı hissini
azaltır.

9.     Antioksidan etkili A, C, E vitaminlerinden zengin sebze ve
meyveler yaranın iyileşmesini kolaylaştırır.

10.Uzun süre antiasit ilaç kullanımına bağlı olarak mide ülseri
olan hastalarda B 12 vitamin yetersizliği yaygın olarak
görülmektedir. Bu tür ilaçlar B 12’den zengin kırmızı et, tavuk,
hindi, balık, yumurta ve süt ürünleri gibi hayvansal besinler
tüketilmelidir.

11.Hem antiasit ilaç kullanımı hem de Helicobacter pylori’den
kaynaklı demir eksikliği anemisi de bu hastalarda sık
görülmektedir. Yağsız kırmızı et, tavuk eti, hindi eti, yumurta
gibi hayvansal kaynaklarda bulunan demir mineralinin vücut için
kullanılabilirliliği yüksektir. Bunun yanında vücutta yararlanımı
daha düşük olan bitkisel kaynaklı demir kaynakları olan pekmez,
kuru meyveler, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller,
fındık, fıstık ve susam gibi besinlerle de beslenme
desteklenmelidir.

12.Bazı araştırma sonuçları sütte bulunan kalsiyumun mide asit
salgısını arttırıcı etkisi olduğunu göstermiştir. Ancak bunun
yanında kalsiyumun midedeki hücreleri etkileyerek hidroklorik asit
salgısını da arttırdığı belirtilmiştir. Bu nedenle ülser
hastalarında normal düzeyde (günde 1-2 porsiyon kadar) tüketim
önerilmektedir.

13.Bilimsel araştırmalar tuzu aşırı tüketen toplumlarda mide
ülserinin görülme ve buna bağlı ölüm oranının fazla olduğunu
göstermektedir. Tuz mide mukozasını olumsuz yönde etkilediği için
normal oranlarda tüketilmeli ve tuzlanmış, salamura besinlerin
tüketimi sınırlanmalıdır.

14.Acı baharatlar mide mukozasında midede pepsin salınımını
artırdığı, midede ödem ve harabiyete neden olduğu için tercih
edilmemelidir.

15.Kafein gastrik mukozal hücrelerdeki fosfodiesteraz aktivitesini
inhibe ederek midede asit ve pepsin salınımını artırır ve sindirim
güçlüğüne neden olabilir. Bu nedenle çay, kahve tüketimi
azaltılmalıdır.

16.Portakal, limon, greyfurt suyu gibi meyvelerin suları asidik olduğu
için midede yanma şikayetinin artmasına neden olabilir. Sık
tüketimden ve tek başına içmekten sakınılmalıdır.