Süt ile ilgili olan olumsuz tartışmalar çok şükür ki; her geçen gün tutarlılığını yitirerek toplumdaki negatif etkisini de azaltarak kayboluyor. Çünkü art arda yayınlanan çok değerli araştırmalar sayesinde insan sağlığında sütün pozitif bir besin olduğu çok açık belirtiliyor. Ayrıca fonksiyonel etki sağlayan değerli bir içecek olarak tüketilmesi gerektiği güncel bilgilerle daha da netlik kazanmış oluyor.

Sağlıklı ve yeterli bir beslenmenin en önemli besin gruplarının başında süt ve süt ürünleri gelmektedir. Başta 1 yaş üzerinde çocuklar, gençler, doğurganlık çağındaki kadınlar olmak üzere yaşam boyu yetişkin kadın ve erkekler de süt ürünlerini yeterli miktarda günlük beslenmelerinde bulundurmaları önemlidir. Bugüne kadar güvenilirliği yüksek bilimsel araştırmaların sonuçları süt ürünlerinin kalsiyumdan zengin olmaları sebebi ile çocuk ve adölesanlarda kemik ve dişlerin gelişiminde; yetişkinlerde de kemik yoğunluğunun korunmasında en temel besin grubu olduğunu bildirmektedir. Ayrıca yeterli süt ve süt ürünleri tüketiminin kalp-damar hastalıkları, inme, tansiyon, tip-2 diyabet, osteoporoz, kolon kanserinden korunmada ve kilo alımını önlemede önemli yeri olduğunu bildirilmektedir.

SÜT ÜRÜNLERİNİ KAPSAYAN BESİNLER NELERDİR?

Süt ve süt ürünleri dediğimiz zaman inek, koyun, keçi, mandadan elde edilen süt ve bu sütlerden yapılan yoĞurt, peynir ve kefiri anlamalıyız. Ayrıca yoğurttan yapılan ayran ve cacıkta süt ürünleri içinde değerli besinler olarak değerlendirmeliyiz. Dondurma hatta süt tozu süt ürünlerinde yer alan farklı kaynaklar olduğunu da unutmamalıyız.

Süt ürünleri yüksek biyolojik değere sahip hayvansal protein içerdiği için kas ve kemik dokusu için esansiyel bir besin grubu konumundadır. Fakat daha önemlisi kemiğe yüksek biyolojik değerde geçebilen kalsiyum ve fosfor içerirken; bağışıklık için gerekli çinko B1, B2, B6, B12 ve niasin vitaminleri açısından iyi kaynak olarak yer aldığını görmekteyiz. Sütün yağında bolca A, D, E vitaminleri ve azda olsa K vitamini bulunduğunu da unutmamalıyız. Süt antikanserojenik ve yağ deposunun azalmasında etkili olan konjuge linoleik asitten de zengin bir fonksiyonel doğal içecek olduğunu da bilmeliyiz.

KEMİK VE KAS SİSTEMİ İÇİN EN ÖNEMLİ BESİN

2020 yılının Ağustos ayında Dünya Osteoporoz, Osteoartirit ve İskelet-Kas Sistemi Kongresinde yayınlanan bilgilerin dünya kamuoyunda duyurulması süt tüketimin önemini bir kere daha net bilimsel bilgilerle tüketiciye sunulmasını sağlamıştır. Kongrede yer alan ve kemik sağlığı üzerine çalışan bilim adamlarının süt ve süt ürünlerinin hem kemik hem kas sağlığı açısından yüksek derecede yararlı bir besin olduğu açıklanmış her gün beslenmede süt tüketiminin önemi vurgulanmıştır.

Süt kalsiyumunun kemik dokusunun temel yapıtaşlarından biri olduğu bilinmekte, süt ürünleri tüketiminin günlük her yaşa uygun gereksinimi karşılayacak kalsiyum alımının süt ürünlerinden olması gerekliliği global ve yerel beslenme kılavuzları içinde sıkça önerilmektedir. Fakat bu önemli kongreye katılan bilim adamlarının yaptığı güncel araştırmalar hangi kalsiyum kaynağının kemik dokusunda daha etkin olduğu sorusunu aydınlatmada topluma çok değerli mesajların verilmesine olanak sağlamıştır. Özellikle bitkisel kaynaklı yiyecekler olan badem, maydanoz vb gibi kalsiyum içeren birçok bitkisel kaynaklı besinlerden gerçekten kemik dokusu sağlığı için etkili mi sorusu topluma doğru mesajın verilmesi adına mihenk taşı sayılabilecek yanıtların verilmesinde mükemmel bir bilimsel kaynak olmuştur.

BİTKİSEL KALSİYUM DEĞİL SÜT ÜRÜNLERİ KALSİYUMU KIYMETLİ

University of Reading, School of Agriculture, Policy and Development Beslenme Bilimleri Profesörü Ian Givens, süt ve süt ürünlerinin besin öğesi komposizyonu ve kalsiyumun kullanımı açısından bitkisel kaynaklara göre süt ürünlerinin kemik dokusu, sağlığı ve gelişiminde çok daha etkin olduğunu yaptıkları araştırma sonuçlarıyla açıklamıştır. Süt ve süt ürünlerinin çocuklarda, adölesenlarda sadece kalsiyuma ek olarak protein ve D vitamini değil sütte bulunan mükemmel besin kompozisyonunun da etkisiyle kemik dokusunun gelişimini sağladığı, yaşla birlikte kemik dokusu kaybı hatta kas dokusu kaybına nedenn olan Sarkopenia hastalığının önlenmesinde, ileri yaşlarda kemik kırıklarının oluşmamasında matriks etki sağlayarak yarar sağladığını belirtmiştir.

Dublin İyi Yaşam Kliniğinden kongreye katılan Diyetisyen Sarah Keogh; 300.000 kişinin değerlendirildiği Irish Osteoporosis Society Araştırmasına göre ; sütün içerisinde doğal formda bulunan kalsiyum ve proteinlerin diğer sütte olan fosfor dahil bir çok besin öğesiyle biyoyararlılık etkileşimi sonucu ile süt kalsiyumunun kemik dokusunda bitkisel besinlere göre anlamlı bir fark ile birikebildiğini bildirmiştir.     

Kongrede yer alan bilim adamları 477.122 erkek ve kadının değerlendirildiği EPIC Cancer Study çalışmasının gösterdiği gibi günlük beslenmede süt, yoğurt ve peynir tüketiminin kolon kanserinin daha az görülmesi gibi çok olumlu etkileri sebebi ile süt konusunda toplumda yaygınlaşan yanlış beslenme bilgisinin acil düzeltilmesi gerektiğini vurgulayarak “Dairy is a positive food.” Mesajının mutlaka tüketiciye ulaşması gerektiğini açıklamışlardır.

Kongrede bitkisel kaynaklı iyi kalsiyum kaynağı içeren yiyeceklerin malesef günlük kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında süt gibi uygun porsiyonlarda tüketilemeyeceğine de vurgu yapmışlardır. Mesela kalsiyumdan zengin brokoliyi günlük kalsiyum gereksinimini karşılamak için günde 16 kase kadar yemek gerektiğini hatırlatan bilim adamları, eğer bu porsiyonu tüketseler dahi bitkisel kaynaklı kalsiyumun kemik sağlığını süt ürünleri gibi koruyabilecek fonksiyonel bir besin öğesine sahip olamayacağını da belirtmişlerdir.

Dünya Osteoporoz, Osteoartirit ve iskelet-Kas Sistemi Kongresi raporunda dengeli bir diyette süt ve süt ürünlerinin mutlaka fizyolojik ihtiyaca göre yer alması gerekli besin grubu olduğu sonucunu yayınlamıştır.

TÜRKİYE’DE SÜT ÜRÜNLERİ TÜKETİM DURUMU NEDİR?

Peki Türkiye’de günlük süt tüketimi durumu güncel olarak nasıldır diye bakacak olursak; Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010 yılında çocuk ve adolesanların (18 yaş altı) %74’ü, yetişkinlerin (18 yaş ve üzeri) %75 ‘i süt- yoğurt- peynir grubu besinleri önerilenin altında tükettiklerini bildirmiştir.

Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırmasının 2017 yılındaki araştırma sonuçlarına da baktığımızda toplam süt ürünleri tüketiminin 18 yaş altında günde 225 g, yetişkinlerde 200 g ve yaşlılarda ise 185 g gibi oldukça düşük miktarlarda olduğu bulunmuştur. Özetle bu iki önemli araştırmaya göre ülkemizde yetersiz kalsiyum alımı her yaş grubunda yaygın olarak göze çarpmaktadır. Daha iyi anlamamız için 2017 yılı Türkiye Beslenme ve Araştırması bize toplumumuzda toplumun sadece % 2-5 kadarının düzenli olarak içebildiğini bildirmiştir. Ülkemizde toplumun yaklaşık % 50’sinin her gün yoğurt yediği bulunmuştur. Daha yoğun olarak yoğurt ve peynir tüketimi göze çarparken günlük önerilen optimal porsiyona eş değer yoğurdu da yeterli miktarda toplumun büyük bir kısmı malesef sofralarında bulundurmadığı gerçeği göze çarpmaktadır.

NE KADAR SÜT İÇMELİYİZ?

2015 yılında yayınlanan Türkiye Beslenme Rehberi’ne göre her gün yetişkin bireylerin 3 porsiyon, çocukların, adölesan dönemi gençlerin, hamile ve emziren kadınlarla menopoz sonrası kadınların günde en az 2 en fazla 4 posiyona kadar süt ve süt ürünlerini tiketmeleri önerilmiştir. 1 porsiyon süt ürünü yaklaşık 250-300 mg kadar kalsiyum içermektedir. Yetişkin hem kadın hem erkeğin iyi planlanmış beslenme ile günde yaklaşık 950-1000 mg kadar kalsiyum içeren besin tüketimi tavsiye edilmektedir. Pratik olarak erişkiler her gün 1 bardak süt, 1 büyük kase yoğurt ve 2 dilim peynir tükettiklerinde günlük kalsiyum ihtiyaçlarını da karşılayabilmektedir. Sadece 1 su bardağı süt içmek yaşam boyu iyi kalite kalsiyum desteği açısından önemli olmakla birlikte mutlaka günde peynir ve yoğrudu da ihmal etmememiz gerekmektedir.

ÖNEMLİ UYARILAR

  • Kaynağı bilinmeyen, denetimsiz sokak sütü, veteriner kontrolü olmayan hayvanların sütlerini açıkta almayınız. Evinizde kaynağı bilinen sütü doğru pastörüze edebilir veya günlük, pastörize ya da UHT süt satın almaya önem vermelisiniz.
  • Süt ürünlerini dengeli beslenmede çeşitlendirerek gün içinde tüketmelisiniz. Süt, yoğurdu ve peynire yer vermek besin zenginliği açısından değerli olduğunu unutmamalısınız.
  • Süt içemediğinizde onun yerine kefir, yoğurt ve peynir tüketiminizi arttırmalısınız.
  • Obezite, koroner kalp hastalığı ve diyabet olan kişilerin yarım yağlı süt ürünleri tüketmesi sağlıklıdır.
  • Laktoz intoleransınız varsa mutlaka süt ürünlerini kesmek yerine Diyetisyen danışmanlığı alıp laktoz içermeyen süt ürünlerini veya günlük kalsiyum ihtiyacınızı yeterli sağlayabilecek doğru alternatifleri öğrenmeye çalışmalısınız.
  • Tuz miktarı düşük peynirler seçmelisiniz. Peynirlerinizi bir gece önceden suda bekleterek tuz miktarını azaltabilirsiniz.
  • Süt proteinine alerjiniz varsa süt ürünlerini beslenmenizden çıkarmalı, Doktor ve Diyetisyen yardımı ile süt ürünlerinden sağlayamayacağınız mikro besin öğesi takviyelerini hangi dozda, hangi uygun ek destekle ne kadar kullanabileceğinizi aydınlığa kavuşturmalısınız.
  • İshal ve antibiyotik kullanımı sırasında ayran ve yoğurdu eksik etmemelisiniz.
  • Kalsiyum ve D vitamini zenginleştirilmiş süt ve süt ürünlerini tercih ederseniz etiket bilgisi üzerinde yazan miktarları kontrol etmeli gerekirse Diyetisyen danışmanlığı alarak bu miktarların optimal düzeylerde tüketim için uygun olup olmadığını hesaplatmalısınız.