Sağlık Bakanlığımızın “Hayat Eve Sığar” ve “Evde Hayat Var” sloganlarıyla koronavirüs riskine karşı alınabilecek en etkili korunma önlemini hepimiz sonuna kadar destekliyoruz. Karantina süresince evde kalmak bildiğimiz gibi büyük önem taşıyor. Evde kaldığımız süreçte Beslenme Uzmanı olarak benim özellikle dikkat etmenizi önerdiğim üç nokta var:

İlki gıdanızı korumanız. Gıdamızı korumak için besin güvenliğini sağlamamız gerekiyor. Satın aldığınız besinlerin hijyenine özen göstermeniz, sebze ve meyveleri iyi yıkamanız, et, tavuk, balık, yumurtayı iyi pişirmeniz, açıkta satılan süt, kurubaklagil, tahıllar, kuruyemişlerin yerine paketli olanlarını tercih etmelisiniz.

İkinci önemli nokta ise besinde sürdürülebilirliği sağlamak adına gıda stoku yapmaktan vazgeçmelisiniz. Aksi taktirde yakın zamanda besinin tedarik zincirinde hammadde sevkiyatında durma yaşanırsa yeterli
besin kaynağına ulaşamama sıkıntısı da yaşayabileceğimiz sorunlar arasında yer alacağını unutmamalısınız.

Üçüncü olarak bu dönemde stres ve can sıkıntısına bağlı duygusal yemek yemeye bağlı kilo almanın önüne geçmekte önemli.

BESIN HIJYENINE DIKKAT EDIN



Koronavirüsün yiyecek ve içecekten geçtiğine dair bilimsel bir veri
bulunmamaktadır.  Bu bağlamda alışverişlerin hijyen koşullarında
yapıp doğru yıkama, pişirme ile hijyenik kaplarda hazırlanması,
açıkta satılan kuru baklagil, tahıl gibi ürünlerin alınmaması,
açık süt yerine UHT ve pastörize olanların tercih edilmesi, paketli
ürünlerin güvenlik şeridi açma yerlerinin bozulmamış olması,
ekmeğin el değmeden paketlenmiş olarak güvenilir satış
noktalarından alınması veya evde yapılması, temiz şişelenmiş
sudan başka su içilmemesi, mutfağın dezenfeksiyonunun sağlanması
gibi temel korunma kurallarına dikkat etmenin yeterli olduğunu
söyleyebilirim. Doğru yıkama ve pişirme noktasında ise sebze ve
meyveleri satın aldıktan sonra bir litre suya yarım çay bardağı
sirke veya bir litre suya beş silme yemek kaşığı karbonat ekleyip
en az 10 dakika beklettikten sonra yeterli suyla durulamanızı
öneririm. Et, tavuk, balık, yumurta gibi çiğ hayvansal ürünleri 60
derecenin üzerindeki ısıda yiyeceğin içi dahil her tarafının iyi
pişirilmesine özen göstermenize önemle dikkat çekmek isterim.

GIDA STOKÇULUĞUNDAN UZAK DURUN

Besin zinciri bu krizde yer alan en önemli konulardan biridir.
Türkiye’de birçok insan akın akın besin stoklamak için marketlere
gitmektedir. Tarım ve Orman bakanlığımızın değerli yetkilileri
eğer gıdaya saygı gösterirsek yeterli tüketim sağlarsak yiyecek
sıkıntısı çekmeyeceğimizi açıkça bizlere iletmektedir. Bu
nedenle birçok market de topluma gıda ve temizlik malzemelerini yeteri
kadar depoladığını da bildirmektedir. Üretimin yavaşlayacağı ve
eğer gıda israfı yaparak, gereğinden fazla gıdayı stoklayarak
devam edersek bu güçlü tedarik zincirinin de belirli bir zamana kadar
bizi koruyacağı gerçeğini unutmamak gerekmektedir. Tedarik
zincirinde bozulma yaşanabilir üreticinin hammadde tedarikinkinde
sıkıntı olabileceği ve lojistik dağıtımda da aksama
yaşanabileceği unutulmamalıdır. Bu durumlara zemin hazırlayan
çılgınca tüketim olursa yakın bir zamanda besinlere sınırlı
satış getirilme gibi bir durumla da karşı karşıya
kalınabileceğimizi söylemek isterim.

GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK SISTEMI İÇIN BESLENME KILAVUZU

Basit bir tanımla bağışıklık sistemi; doğumdan başlayan doğal
ve yaşam boyunca edinilmiş olarak birçok organın koordinasyonu ile
her çeşit mikroorganizmaya karşı vücudun geliştirdiği tepki
diyebiliriz.

Bağışıklık sistemimiz kemik iliği, dalak, timus bezi, lenf bezi ve bağırsak ilişkili lenfoid doku bağışıklık sistemi aracılığıyla gelişmekte olup bu organlar tarafından; T ve B hücreleri, doğal öldürücü hücreler gibi birçok çeşit bağışıklık hücrelerini üretmek, immünolojik filtrasyon, antijeni
tanıma ve diğer mukozal dokulardan farklı immünite hücre sentezini
sağlamak için koordineli olarak çalışmaktadır. Bağışıklık sisteminin güçlü veya zayıf çalışmasına etki eden birçok önemli faktör bulunmasına karşın yaşlanma süreci, kilo alma ve beslenme durumunun en etkin iki faktör olduğunu açıkça belirtmekte yarar görmekteyim.

Yaşlanma süreci ömür boyu maruz kalınan yabancı maddeler yani
antijen ve oksidatif stresle T hücresi gibi bağışıklığı kuvvetlendiren hücrelerin üretiminde azaltmadan immünolojik bariyer olan cilt ve mukoza zarlarının daha az etkili olarak patojen yani zararlı mikropların vücuda istilasını kolaylaştırmaktadır. Bu sebeple özellikle 60 yaş üzeri tüm büyüklerimizin koronavirüs ile mücadelesinde evde kalmaya devam etmesi ve aile fertleriyle sosyal etkileşimi tamamen kaldırması gerektiğini söylemeliyim.

Fazla kilo alımın bağışıklık sistemindeki biyomedikal belirteçleri olan T ve B hücrelerinin fonksiyonlarında azalma ve beyaz kan hücre sayısında artışa neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle evinizde kilo almayı hızlandıracak besin tüketimine devam ettiğinizde sadece kilo almaya bağlı bağışıklık zafiyeti nedeniyle koronovirüse karşı daha kolay yakalanabileceğimizi ifade etmek isterim.  Bu nedenle evinizde kilo almayı önlemek ve fazla kilonuz varsa doğru mikro besin takviyesi kullanarak sağlıklı zayıflama ilkeleriyle kilo vermenizi tavsiye ederim. Çünkü
araştırmalar vitamin ve mineral kullanarak yeterli besinlerden oluşan
öğünlerle zayıflayan fazla kilolu kişilerde bağışıklık belirteçleri olan lenfositlerin üretiminin arttığını ve daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduklarını bildirilmektedir.

Diğer önemli bir faktör olan ve bugüne kadar üzerinde çok
durulmayan konu ise beslenme konusudur.Tüm bilimsel bilgiler ve
bağışıklık sistemi üzerine yapılan araştırmalar yetersiz
beslenmenin bağışıklık sistemini tehlikeye atarak enfeksiyonlara
karşı yatkınlığı arttırdığını bildirmektedir. Çünkü bağışıklığın temel yapısı olan epitel bariyer, hücresel immünite ve antikor üretiminde besinlerin içerisinde bulunan besin öğelerinin etkileri bulunmaktadır.

Beslenmemizde epitel bariyer için A, C, E vitaminleri ve çinko;
hücresel immünite için; A, B6, B12, C, D, E, folik asit vitaminleri,
demir, çinko, bakır ve selenyum mineralleri, antikor üretimi için
ise A, B6, B12, D, E ve folik asit vitaminleri, çinko, bakır ve
selenyum minerallerinin mutlaka hem doğal yiyeceklerle hem de mikro
besin takviyesiyle sağlanması gerekmektedir.

Bu nedenle yaşamın her aşamasında omega 3 yağ asitleri, prebiyotik
ve antioksidandan zengin, yukarıda bahsettiğim mikro besin öğelerini
sağlayan yiyeceklerden oluşan optimal beslenmeyi sağlamak sağlıklı
bağışıklık fonksiyonunu teşvik etmektedir. Bağışıklık
fonksiyonunu desteklemek için doğal beslenmenin yanında mikro besin
takviyesi de gerekebilmektedir.

Multivitamin kullanırken klinik çalışmalarla etkisi kanıtlanmış
immüniteye özel formüle edilmiş mikro besinleri içeren desteği
Doktor ve Diyetisyen kontrolünde kullanmak değerlidir diyebilirim.

BAĞIŞIKLIK SISTEMINDE ROL OYNAYAN MIKRO BESIN ÖĞELERI VE BESINLER

A VITAMINI: Süt, yumurta, havuç, bal kabağı, kayısı, roka,
ıspanak, pazı, tere.

C VITAMINI: Limon, portakal, mandalina, maydanoz, kuşburnu, yeşil
biber, domates

D VITAMINI: Sardalya, uskumru, somon gibi yağlı balıklar, yumurta
sarısı, süt

EVITAMINI: Zeytinyağı, badem, fındık, ceviz, kaju, roka, maydanoz,
tere

B 6 VITAMINI: Yağsız kırmızı et, derisiz balık, derisiz tavuk ve
hindi eti, tam tahıllar, nohut, kuru börülce, mercimek, kuru fasulye

B 12 VITAMINI: Yağsız kırmızı et , hindi eti, yumurta, süt peynir,
balık

FOLIK ASIT: Yeşil mercimek, portakal, ceviz, pancar

SELENYUM: Yağsız kırmızı et, hindi, tavuk eti, balık, yumurta,
peynir, ay çekirdeği

ÇINKO: Yağsız kırmızı et, yumurta, ceviz, fındık, peynir,
yumurta bulgur, buğday

BAKIR: Yağsız kırmızı et, hindi, tavuk eti, kabak çekirdeği,
sarımsak, yer fıstığı

DEMIR: Yağsız kırmızı et, hindi, tavuk eti, yumurta sarısı,
yeşil yapraklı sebzeler, kuru meyveler, pekmez

OMEGA 3 YAĞ ASITLERI: Yağlı balıklar, keten tohumu, semizotu, ceviz

PREBIYOTIKLER: Enginar, pırasa, soğan, sarımsak, yer elması,
kereviz, kuşkonmaz gibi sebzeler, muz, üzüm, elma, çilek gibi
meyveler, kuru baklagiller, karabuğday, tam buğday ürünler