Her yolu denedim ama kilo veremiyorum diyenlerden misiniz? O halde son
zamanlarda sıklıkla duyulan diyet modellerinden biri olan ketojenik
diyet ile kalori kısıtlamasının birlikte olduğu bu diyet modeli ile
bir haftada 3 kilo yağ kaybını sağlayabilirsiniz. Bu diyet yağdan
kilo kaybında en etkin ve güvenli yöntemdir. Bu diyeti uygularken
tükettiğiniz kaliteli ve yeterli protein sayesinde kas kütleniz
korunur. Ayrıca uzun dönem kilo korumaya dair yapılan çalışmalar
yağdan ve hızlı verdiğiniz kiloların geri alım oranının da çok
düşük olduğunu göstermektedir.

DÜŞÜK KALORILI KETOJENIK DIYETIN İÇERIĞI

Günlük hayatımızda vücudumuz öncelikle enerji sağlamak için
aldığımız besinlerde bulunan karbonhidratı yani glikozu kullanır.
Ketojenik diyetlerde ise karbonhidrat kısıtlanmasıyla birlikte yağ
ve protein alımı artırılır. Bu sayede diyete başladıktan sonra
vücut ortalama 3-4 gün içinde glikojen yani vücutta belli bir
miktarda tutulan karbonhidrat depolarını boşaltır. Bu noktada vücut
depo yağlarını yakarak enerji elde etmeye yönelir ve vücutta yağ
fazlalığının olduğu bölgelerden yağ kaybını sağlar.

Düşük kalorili ketojenik diyette günlük enerji alımı ortalama
1000-1200 kalori olarak planlanır, karbonhidrat alımı günde 50
gramın altında tutulur. Karbonhidrat kaynağı olarak sebzelerden
marul, roka, hindiba, radika, maydanoz, kuzu kulağı gibi yeşil
yapraklı sebzeler, salatalık, semizotu, mantar, soya filizleri, yeşil
biber, turp, şalgam, kereviz, ıspanak, kabak, pazı, bamyanın günde
2 tabak kadar tüketimi serbest tutulur. Tahıllar, kuru baklagiller,
süt ve süt ürünleri, meyveler ve diğer sebzeler tüketilmemelidir.
Günlük tüketilmesi gereken protein miktarı bireyin olması gereken
ağırlık veya 1.2 katı olarak hesaplanır. Protein içeriği yüksek
karbonhidrat içermeyen yumurta, et, tavuk, hindi eti, balık bu diyetin
protein kaynaklarıdır. Yeterli protein alımını sağlamak için bu
diyette yüksek biyolojik değere sahip süt, whey, bezelye, buğday
proteini içeren yüksek proteinli ürünler de ana ve ara öğünlerde
tercih edilebilmektedir.  Geriye kalan kalori ise zeytinyağı, avokado,
fındık, badem, ceviz gibi sağlıklı yağ kaynaklarından gelir.
Düşük kalorili ketojenik diyet uygulaması ile kilo verme hedefine
ulaşıldığında, düşük kalorili Akdeniz Diyeti’ne kademeli geçiş
sağlanarak kaybedilen ağırlık yaşam boyu korunur.

DÜŞÜK KALORILI KETOJENIK DIYETIN YARARLARI

Düşük kalorili ketojenik diyetin uygun hastalarda kısa
süreli(maksimum 12 hafta süresince) uygulandığında besin
bağımlılığında, açlık ve iştahta azalma sağlar, kalp damar
sağlığını geliştir, diyabetten koruyucu etki oluşturur, kalp
damar sağlığını geliştirir, bölgesel zayıflama ve selüliti
azaltır, beyin fonksiyonlarını artırır ve odaklanmayı
güçlendirir.

DÜŞÜK KALORILI KETOJENIK DIYET ILE NITELIKLI YAĞ KAYBI

Vücuttaki tüm yağlar aynı değildir. Yağ depoları vücutta bir
deri altında bir de karın boşluğunda biriken visseral yağ olarak
ikiye ayrılır. Visseral yağ organların etrafında birikim yapma
eğilimindedir ve inflamasyon, insülin direnci ve diğer hastalıklarla
ilişkili olan yağdır. Düşük kalorili ketojenik diyet özellikle
visseral dokudaki yağların azalmasını sağlayarak kalp
hastalıkları, diyabet gibi hastalıklara karşı koruyucu etki
oluşturmaktadır.

BÖLGESEL YAĞLANMA PROBLEMINDE DE YARDIMCI

Bilimsel çalışmalar düşük kalorili ketojenik diyet uygulamasının
obezite tedavisinde kilo vermek için çabalamış ancak sonuca
ulaşamamış bireylerde alternatif yol olarak kullanılabileceğini
vurgulamaktadır. Ayrıca özellikle bölgesel yağlanma problemi
yaşayan, tekrarlayan kilo alımları olan, kilo verme sürecinde
takılan ve ameliyat gibi ciddi bir duruma bağlı olarak kısa sürede
kilo vermesi gereken bireyler de bu diyeti uygulayabilirler.

BESIN TAKVIYELERINE DIKKAT EDILMELI

Düşük kalorili ketojenik diyette hem besinlerin kısıtlanması hem
de enerjinin az verilmesi nedeniyle A, B1, B2, B6, C, D, E vitaminleri,
potasyum, kalsiyum, magnezyum, sodyum, iyot, manganez, selenyum, krom,
bakır gibi minerallerin yetersizliği gözlenebilir. Bunun yanında
düşük kalorili ketojenik diyette vücutta EPA:DHA oranının 5:1
olması gerektiği, bu oran sağlanamadığında obezitedeki inflamasyon
döngüsünün tetiklediğini göstermektedir. Bu nedenle çok düşük
kalorili ketojenik diyet uygulanırken multivitamin ve DHA
takviyelerinin düzenli kullanılması önerilir. Karbonhidrat
kaynaklarının sınırlanmasıyla lif alımı azaldığı için
kabızlık sık gözlenir. Bunun için serbest sebze grubundan en az 2
porsiyon tüketmek ve yemeklere zeytinyağı eklenmelidir. Buna ek
olarak diyet uygulama süresince probiyotik takviyesinin kullanımı
bağırsak sağlığı açısından önem taşımaktadır diyebilirim.

MUTLAKA DIYETISYEN KONTROLÜNDE UYGULANMALI

Avrupa Birliği Obezite Çalışmaları Kılavuzu düşük kalorili ve
kısıtlı diyetlerin denetim altında uygulanması gerekliliğinin
altını çizmektedir. Düşük kalorili ketojenik diyet mutlaka bir
Diyetisyen gözetiminde yapılmalıdır. Ve Diyetisyen tarafından
diyetin içeriği bireyin yaşına, boyuna, kilosuna ve metabolizmasına
uygun olarak ayarlanmalıdır. Çünkü bu diyet yanlış uygulanırsa
yorgunluk, baş ağrısı, kusma, kan şekerinin düşmesi, vücutta
asit oranının yükselmesi yani ‘asidoz’, vitamin ve mineral
eksiklikleri gibi yan etkiler oluşabilir.

DÜŞÜK KALORILI KETOJENIK DIYETI KIMLER UYGULAMALI?

*    Kilo vermek için uzun süre çabalamış ancak sonuca
ulaşamamış bireyler

*    Hızlı bir şekilde kilo kaybetmesi gerekenler ( eklem
rahatsızlıkları, kardiyovasküler risk taşıyan obez bireyler ve
obezite cerrahi öncesi gibi)

*    Non alkolik karaciğer yağlanması hastaları

*    Selülit ve bölgesel yağlanma problemi olanlar

*    Doğum sonrası ideal kiloya dönmek isteyenler

*    Fazla kilolu ve obez (beden kitle indeksi >25 kg/m2)  olan ve kilo
fazlalığına eşlik eden hastalığa (Tip 2 diyabet, insülin direnci,
yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, tiroid, astım, apne, polikistik
over sendromu) sahip bireyler

DÜŞÜK KALORILI KETOJENIK DIYETI KIMLER İÇIN SAKINCALI ?

*    Hamile ve emziren kadınlar

*    Mental ve davranışsal bozukluk geçmişi

*    Böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği olan bireyler

*    Tip 1 diyabet hastaları

*    Gelişme çağındaki çocuklar (<16 yaş)

*    Hamile ve emziren anneler