BAL: Bal, ramazanda tatlı isteğinizi gidermenin yanı sıra içerdiği polifenolik bileşenler sayesinde mide-bağırsak aksında oluşabilecek gastrointestinal sistem sorunlarının oluşmasını engellemekte çok yarar sağlayacaktır. Özellikle iftarda yemek sonrası oluşabilecek dispepsi dediğimiz hazımsızlığı önleyecek hatta peptik ülserden gastrite kadar şikayeti olan kişilerin ramazanı mide şikayetleri geçirmeden oruç tutulmasına olanak sağlayacaktır. Bal antimikrobiyal doğal bir besin olduğu için midede yaşayabilecek gastritten mide yanmasına sebep olabilecek bakterilerin üremesini önlemekte, mide asidini arttırdığı için besinlerin sindirimini kolaylaştırmakta, viral enfeksiyonlara neden olabilecek patojenlerin de inaktif edilmesiyle antioksidan hatta antiinflamatuvar fonksiyonuyla birçok hastalıktan da bizi korumaktadır. Bal sağlığımıza yararlı etkiyi pH değeri, osmolaritesi, organik asit ve enzimler ihtiva etmesi ve içerdiği glikoz oksidaz enzimi vasıtasıyla ortama hidrojen peroksit sağlamasıyla sağlamaktadır. Mutlaka doğal bal almalısınız. Çünkü sahte balların bu saydığım yararlı etkiyi göstermediği klinik çalışmalarda gösterilmiş olup balı açıkta değil mutlaka bal analizinde uzman teknolojik laboratuvarından test edilmiş ballara ulaşmalısınız. Balı sahurda süte, iftar ve sahur arası bitki ve siyah çayınıza ekleyerek gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.

RUŞEYM: Buğdayın özü olan ruşeym içerdiği inülin sayesinde tok tutucu ve bağırsak hareketlerini hızlandırıcı etkiye sahiptir. Ruşeym besleyici olarak zengindir. Omega 3 yağ asidi, sülfürlü amino asitler, flavanoidler, E ve B grubu vitaminleri, magnezyum, demir, çinko mineralleri ve fitoöstrojenlerden zengindir.  Ayrıca yüksek protein ve çözünür diyet lifi içeriği ile uzun süre tok kalmayı destekler, çözünmez diyet lifi tuvalete çıkmayı kolaylaştırır. 2 yemek kaşığı rüşeymin içerdiği 6 gram protein ve 3.5 gram diyet lifi bağırsak hareketlenmesine müthiş bir itici güç sağlar. Ruşeymi iftar sofralarında çorba ve salatalara ekleyebilirsiniz. Ayrıca iftardan sonra ara öğünde yoğurda taze meyve dilimleyip üzerine rüşeym ekleyerekte tüketebilirsiniz. Hatta yoğurda biraz rüşeym ve biraz bal eklerseniz doğal bir tatlı tüketmiş olursunuz.

BAKLAGİLLER: Oruç tutarken haftada 3 defa mutlaka iftar yemeğiniz etli veya etsiz baklagil yemeği olmalı. Yeşil mercimek, nohut, kuru fasulye, kuru barbunya, bakla, kuru börülce, Maş fasulyesi, siyah yani piyasadaki adıyla Beluga mercimeği gibi kuru baklagiller çok yüksek miktarda diyet lifi içeriği ile bağırsak dostudur. Tok tutar, kan şekeri dengeler ve kolesterol düşürücü etkiye sahip olan kuru baklagilleri çeşitli şekillerde tüketmek sağlıklı sindirim sisteminde mükemmel bir etki sağlar. Kuru baklagil çorbaları, zeytinyağlı veya etli yemekleri veya haşlanmış olarak salatalarınıza eklediğinizde bitkisel protein, çözünür diyet lifi, kalsiyum, demir, çinko, magnezyum mineraller, B1, B2, niasin, folik asit ve E vitaminini bolca alarak hem kabızlığı önleyebilir hem de tok kalarak zayıflamayı da sağlayabilirsiniz. Ayrıca kuru baklagil çeşitleri doymuş yağ, kolesterol ve şeker içermediklerinden vücudun yağ yakma kapasitelerinin de maksimum düzeyde çalışmasını sağlamaktadır. Son olarak kuru baklagiller izoflavon içerikleri ile DNA hasarını önleyerek hastalıklara karşı kalkan oluşturmaktadır.

YOĞURT: Yoğurt kalsiyum, fosfor, B grubu vitaminler gibi çok değerli besin öğelerini içermesinin yanı sıra biyolojik değeri yüksek hayvansal protein içeriğine sahiptir. Folik asit, A vitamini, B 12 vitamini, niasin, kalsiyum, magnezyum ve çinkodan zengin yoğurt rahatça sindirilir, bağırsak mikroflorasını olumlu etkiler ve kabızlık, ishal, karın ağrısı, gaz gibi problemleri önler. Yoğurtta bulunan iyonize magnezyum, selenyum ve çinko içeriği ile bağışıklığı güçlendirir, A vitamini sayesinde de hastalık yapıcı dış etmenlerden vücudu korur ve vücudun direncini artırır. İftarda veya ara öğünde yoğurt yemek oruç tutarken kilo kaybını destekleyerek Ramazan süresince kilo alımınızı da önler. Karaciğerin toksin atım hızını arttıran, kan şekerini dengeleyen ve laktik asit bakterileri sayesinde bağırsak sağlığını koruyan yoğurdu her gün iftar sofralarınızdan eksik etmemelisiniz.

KEFİR: Kefir ise inanılmaz sağlık yararları olan güçlü bir probiyotik etkili süt ürünüdür. İçildikten sonra kefir bakterileri canlı olarak bağırsaklarımıza ulaşır. Bilimsel çalışmalar kefirin içerdiği laktik asit bakterileri ile ishal, kabızlık ve emilim bozuklukları gibi sindirim sistemi sorunlarının görülme sıklığını ve süresini azaltabileceğini göstermektedir. Kefir üretiminde ayrıca bakteri fermantasyonu ile birlikte sindirim sistemi sağlığı için önem taşıyan, asetik asit, bütirik asit gibi kısa zincirli yağ asitleri oluşur. Bu sayede oruç süresince kefir sindirim ve bağışıklık sisteminin sağlığını destekleyici, şeker hastalığı, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıkları önleyici etkileri oluşturmaktadır. Kefir hayvansal protein, A, B2, B12, folik asit vitaminleriyle kalsiyum, magnezyum ve fosfor minerallerinden zengindir ve biyotinin de iyi bir kaynağıdır. Kefiri ister sade ister meyvelerle rondodan geçirerek sahur veya iftarınıza keyifle eklemenizi öneririm.