Son 5 yıldır süt tüketimi ile ilgili birçok soruyla karşılaşıyorum. Özellikle sağlıklı kişilerde laktoza karşı herhangi bir komplikasyon gözlemlememesine rağmen sanki laktoz intoleransı varmış gibi süt tüketiminden kaçındıklarını görüyorum. Bunun temel nedeninin bazı belgesel ile kanıta dayalı olmayan bilim dışı araştırmaların internette bulunması ve bunların izlenmesinden kaynaklandığını açıkça söylemeliyim.

Durum böyle olunca oluşan hatalı algıdan dolayı da insanların
laktozu zararlı bir molekül olarak kafasında canlandırdığını
düşünüyorum.

Bununla birlikte epidemiyolojik çalışmalar Türkiye’deki insanların
%70-80’inde bağırsaklardaki laktaz enzim salımında azalma olduğunu
ifade ediyor. Ancak ben bu verilen sıklık değerine açıkçası
inanmıyorum. Ve çok az bir laktaz enziminde geçici bir yavaşlık
olduğunda da maalesef buna laktoz intoleransı denildiği için ben
gerçekçi bir oran olduğunu hiç düşünmüyorum. Ayrıca laktoz
intoleransının genellikle hastaların kendi geri bildirimleri ile
belirlenmesi de laktoz intoleransının yaygınmış gibi
gösterilmesinde bir hata olarak görüyorum.

Benim klinik deneyimlerimde danışanlarımın neredeyse % 90’ının
süt ve süt ürünlerini gayet rahatlıkla tükettiğini, herhangi bir
gastrointestinal semptomun oluşmadığını da sizlerle paylaşmak
isterim. Bugün sizlere laktoz intoleransında yeni gelişmelerden
bahsedeceğim. Yaşam içinde laktoz intoleransınız gelişiyorsa
belirli bir miktar süt içerek de nasıl kendinizi tedavi
edebileceğinizi belirteceğim.

Laktoz Kaosuna Son Verin

Öncelikle gerçekten laktoz intoleransı sorunu olan kişilerde
“laktozsuz veya sınırlı laktoz içeren bir beslenme tedavisi” şart.
Bunu mutlaka bir Diyetisyen ile planlamak gerektiğini de ifade
etmeliyim. Ancak salıklıysanız laktozu kesmeye asla gerek yok.
Çünkü ülkemizde laktoz intoleransı olmadan da bireylerin süt içme
alışkanlığın kazanamaması, süt satın alırken kaygılarının
bulunması, hangi sütü alacağı konusunda karmaşa yaşaması; hatta
maalesef bazı hekimlerin süt içmenin bir yararı olmadığını
savunacak yönde fikirlerini beyan etmeleri ülkemizde süt tüketiminde
kaygıların artmasına neden olmaktadır.

Açıkçası süt sağlıklı bir bireyin ana ve doğal yiyeceklerinden
bir tanesidir. Laktoz karbonhidratı, A, B2, B12, D vitaminleri,
kalsiyum, fosfor ve iyot gibi minerallerin, kaliteli hayvansal proteinin
temel kaynağı olan süt 1 yaş sonrası çocuklarda yaşam boyu tüm
bireylerin tüketmesi gerektiğinin altını çizmek isterim. Burada
vurgulamak istediğim konu laktoz intoleransın yokken laktozu keseyim
derken kemik ve göz sağlığı için gerekli olan ve sadece sütten
çok yoğunlukla aldığımız bu besleyici öğelerden de vücudumuzu
mahrum bırakmış oluruz. Özetle belirtmek isterim ki sağlıklı
bireyler süt tüketimini kesmemelidir. Bunun dışında laktoz
intoleransı önemli bir sorundur ve bu sorunun tedavisi doğru
planlanmış tıbbi beslenme tedavisidir.

Laktoz İntoleransını Yeniden Tanımlayalım

Laktoz süt ve süt ürünlerinde yoğun olarak bulunan bir süt
şekeridir, ince bağırsaklarda laktaz enziminin aktivitesiyle
parçalanarak emilir. Laktaz enzimi eksikliğinde laktoz bağırsaklarda
parçalanamaz ve emilimi bozulur, bu durum laktoz intoleransı olarak
adlandırılır. Laktoz intoleransına sahip bireyler laktoz içeren bir
besini tükettiklerinde sindirilemeyen laktoz, bağırsak bakterileri
tarafından parçalanır ve uçucu yağ asitleri, hidrojen,
karbondioksit ve metan gazları oluşur. Bu da karın ağrısı,
bulantı, ishal, kramp, gaz gibi sindirim problemlerine neden olur.
Vücutta belirtilerin oluşması besinler ile alınan laktoz miktarına,
diğer yiyeceklerin tüketimine, mide boşalma hızına ve bağırsak
mikrobiyatasına göre farklılık gösterebilir. Şikayetler genellikle
laktoz içeren besinler tüketildikten yaklaşık 1 – 2 saat sonra
görülmektedir. Laktoz intoleransının en belirgin semptomu sulu ve
hacimli dışkılama yani ishaldir. Tedavide ise laktaz enziminin
yetersizlik düzeyi ve semptomlarına bağlı olarak diyetle laktoz
alımı sınırlanır veya enzimin dışarıdan alınması sağlanır.

Tanı için Laktoz Yüklemesi Yada Biyopsi Gerekli

Laktoz intoleransını saptamak için ince bağırsağın bir
kısmından biyopsi yapılarak laktaz aktivitesinin ölçümü altın
standarttır ancak bu yöntem zordur ve pratik değildir. İkinci
yöntem olan laktoz tolerans testinde 50 gram laktoz alımından sonra
kan şekerinde 20 mg/dL artışla birlikte idrarla galaktoz atımı
varsa tanı konulur.

Bir başka ölçüm yöntemi, laktozun sindirimini saptamayı hedefleyen
hidrojen nefes testidir. Bu testte 50 gram laktoz tüketimi sonrasında
açığa çıkan hidrojen miktarı ölçülür. Laktoz intoleransında
laktoz içeren besinlerin diyetten çıkarılarak gaz, karın ağrısı
gibi laktoz intoleransı semptomlarının izlenmesi yöntemi olan besin
eliminasyon testi de tanı koymak için klinikte kolaylıkla
kullanılabilir. Tüm bu tanı testlerin yanında maliyeti yüksek olan,
ince bağırsak enzimlerinin aktivitelerini ölçmeye dayalı bağırsak
biyopsisi ve laktaz enzimindeki gen yapılarını ve özelliklerini
ortaya koyan genetik testler de yapılabilmektedir.

Doğumsal Laktoz İntorelansında Sıfır Laktoz Şart

Laktoz intoleransı gen mutasyonuna bağlı doğumsal gelişebileceği
gibi erken doğum sonucunda veya kalıtsal olarak laktaz enziminin
eksikliğinden kaynaklı olarak da gelişebilir ya da başka bir
hastalığa ikincil olarak ortaya çıkabilir. Doğumsal laktoz
intoleransı gen mutasyonuna bağlı olarak nadiren gelişir. Doğumdan
sonra bebek anne sütü almaya başladığında ağır ishal ve büyüme
geriliği tablosu oluşur. Doğumsal laktoz intoleransı tanısı
konduysa bebeklik döneminde hemen laktozsuz mamalara geçilir.
Çocukluk ve yetişkinlik döneminde de süt, yoğurt, kefir, ayran,
tereyağı, dondurma, margarin, süt tozu, krema ve kaymak gibi laktoz
içeren tüm besinler beslenmeden tamamen çıkarılır. Doğumsal
laktoz intoleransına sahip çocuklarda kalsiyum tüketiminin ve
büyüme gelişmenin izlemi çok önemlidir bu nedenle laktoz içermeyen
ve yüksek kalsiyuma sahip olan sardalya, badem, badem sütü, soya
sütü, keten tohumu, ıspanak, semizotu, brokoli gibi besinlerin
tüketimi önerilmelidir.

Bir başka laktoz intolerans çeşidi olan gelişimsel laktoz
intoleransı ise 34. haftadan önce doğan prematüre bebeklerde
görülür. Çünkü anne karnında 34. haftaya kadar laktaz enzimi
maksimum düzeyde üretilir. Bu hastaların beslenme tedavisinde
bireysel toleransa göre düzenlenir.

Primer Laktoz İntorelansı Olanlar Günde 1 Bardak Süt İçebilir

Primer laktoz intoleransı ise laktaz enziminin vücutta hiç
bulunmaması ya da miktarının çok az olmasından kaynaklanan
intolerans oluşumudur. Laktaz enzimi genetik olarak azaldığı için
kalıtsal bir durum olarak tanımlanır. Laktaz yetersiz düzeyde
olduğundan laktoz içeren besinler tüketildikten birkaç saat sonra
şikayetler hemen oluşabilir.

Avrupa Gıda Güvenliği Diyetetik Komitesi primer laktoz intoleransı
hastalarının günde 12 gram laktozun tek başına, 15 grama kadar
laktozun da besinlerle birlikte alındığında tolere edilebilir
olduğunu bildirmektedir.

1 su bardağı yağlı inek, keçi ve koyun sütü, 1 su bardağı
kefir, 400 gram yoğurt, 400 gram sütlaç yaklaşık olarak 12 gram
laktoz içermektedir. Peynirlerde ise laktoz yok denilecek kadar azdır.

BESIN                          MIKTAR
   LAKTOZ (GRAM)                    KALSIYUM (MG)

İnek sütü (yağlı)       ½ su bardağı                         4
                                            120

İnek sütü (yağsız)     ½ su bardağı                         5
                                           120

Koyun sütü                ½ su bardağı                         4
                                           190

Keçi sütü                    ½ su bardağı
4                                              130

Sütlaç, muhallebi       200 gram                               5
                                        148

Dondurma                 75 gram                                 3
                                        80

Yoğurt                                    100 gram
          3                                              130

Peynirler                    30 gram                                 0
                                            100

Amerikan Pediatri Akademisi primer laktoz intoleransı olan çocuk ve
ergenlerde de kemik sağlığı için temel kalsiyum kaynağı olan süt
ürünlerinin kullanımını desteklediği için çocukların tolerasyon
derecesine bakılarak günlük 1 su bardağı sütün besinlerle
birlikte verilebileceğini savunmaktadır. Bunun için süt ürünleri
ana öğünlerde et, sebze ve tahıllarla birlikte veya ara öğünlerde
fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişlerle ya da meyveler ile
tüketilebilirler. Bu sayede daha yavaş sindirim sağlanarak tolerasyon
artırılır. Ayrıca yoğurt, peynir, kefir gibi fermente süt
ürünlerinin laktoz içeriği sütten daha düşüktür ve probiyotik
etki oluştururlar bundan dolayı hem çocuk hem yetişkin grubunda daha
sıklıkla tercih edilebilirler.

Laktoz İçeren Besinleri Eklemek Kolon Adaptasyonunu Sağlıyor

Görmüş olduğunuz gibi laktoz intoleransının her çeşidinde
diyetten laktozun tamamen çıkarılması önerilmiyor. Çünkü laktoz
içeren besinlerin tüketimi kolondaki bakterilerin sindirilmemiş
laktozu metabolize etme yeteneğini artırıyor. Bu nedenle laktoz
içeren besinlerin az miktarda günlük tüketimi kolonun laktoza
adaptasyonunu sağlar ve bu sayede gittikçe bireyin laktoz tolerans
aralığı genişleyebilir.

Başka Bir Hastalık Nedeniyle de Oluşabilir

Laktoz intoleransı çölyak, kistik fibrozis, tümörler, ağır
beslenme yetersizlikleri gibi bağırsağı etkileyen hastalık ve
durumların veya virüs ve bakterilerin bağırsak duvarına hasar
vermesi sonucu oluşursa sekonder laktoz intoleransı olarak
adlandırılır. Genellikle bebeklik döneminde gözlenir. Yapılan yeni
çalışmalar sekonder laktoz intoleransı gelişen bebeklerde anne
sütüne devam edilebileceğini ve laktozsuz bir mama kullanmanın
gereksiz olduğunu göstermektedir. Sadece 3 aydan küçük ve
büyümesinde sıkıntı olan bebeklerde, ağır ishal tablosu
görülürse başlangıçta laktozsuz mama uygulamasıyla başlanır,
çocuğun toleransına bağlı kademeli olarak laktoz alımı
artırılarak normal diyete geçilir.

Probiyotikler Yarar Sağlayabilir

Lactobacillus, bifidobacterium ve streptococcus türü laktaz enzimi
üreten yararlı bakteriler, pastörize süt ürünlerine
eklendiklerinde fermantasyon yaparak süt ürünlerindeki laktozu
parçalayarak laktoz sindirimini artırmaktadırlar. Bu nedenle
Bifidobacterium lactis veya Lactobacillus casei gibi yararlı
bakterilerin eklendiği probiyotik ilaveli süt ve yoğurtlar laktoz
sindirimini kolaylaştırıp bağırsak sağlığını koruyarak laktoz
intoleransı olan bireylerde sindirim şikayetlerinin azalmasına
yardımcı olabilir.

Sonuç olarak laktoz intoleransı bağırsak semptomları ile baş
gösteren ve ciddi rahatsızlıklara yol açarak yaşam kalitesini
düşüren bir hastalıktır. Beslenme tedavisinin laktoz intoleransı
çeşidine ve hastanın semptomlarına özgü oluşturulması gerekir.
Doğumsal laktoz intoleransı haricinde laktoz intoleransı olan
bireylerin süt ve süt ürünlerini kademeli olarak ve başka besinler
ile kombine halde beslenmeye eklemeleri, özellikle fermente süt
ürünlerini daha sık tercih etmeleri ve probiyotik destekli besinleri
de kullanmaları en doğru seçenek. Sağlıklı bireylere ise yanlış
haberlere inanıp da en sağlıklı ve besleyici besin gruplarından
olan süt ve süt ürünlerini tüketmekten çekinmemelerini, her gün 1
su bardağı sütü rahatlıkla içmelerini öneriyorum.