Ketojenik diyet yeniden popülerlik kazandı. Gözlemlerim zayıflama sektöründe kolay ve hızlı kilo kaybı için maalesef spor hocaları ve bazı Doktorlar bu diyet sistemini daha da popüler hale getirmek için çabalıyor. Özellikle Diyetisyen olmayan kişilerin ketojenik diyetleri önerdiğini ve gün geçtikçe artan sayıda zayıflamak için çabalayan kişilerin de ilgisini çekerek uyguladığını da biliyorum. Çok net bir bilimsel görüş olan önemli bilgiyi baştan söylemeliyim. Ketojenik diyetler sağlıklı bir zayıflama metodu değil sadece tıbbi amaçlı kullanılan bir beslenme tedavi yöntemidir. Daha da önemlisi Doktor ve Diyetisyen kontrolünde çocuk çağında epilepsi hastaları için yaşam kalitesini arttıran bir diyet tedavi şekli olduğunu açıkça söylemeliyim. 

Ülkemizdeki son verilere bakarsak yaklaşık 800.000 kadar epilepsi hastasının olduğunu ve bunların % 50’si yani 400.000 kadarının ise çocuk hastalardan oluştuğunu biliyoruz. Zayıflama amaçlı değil gerçek hastalıkta oluşan yaşam kalitesini yükseltmek için mutlaka sağlık profesyonelleri kontrolünde ketojenik diyet uygulaması yapılmasının doğru olduğunu bir kere daha vurgulamak isterim. 

Ketojenik Diyet Epilepsi Nöbetlerini Nasıl Etkiler?

Ketojenik diyet, yüksek yağ, düşük karbonhidrat ve orta düzeyde protein içeren diyet modelidir. Burada amaç beslenme ile karbonhidrat kaynaklarının çok sınırlandırılarak vücudun enerji üretimi için boşalan karbonhidrat depoları yerine yağların kullanımını sağlamaktır. Yağlar enerji için kullanılmaya başlandığında vücutta beta hidroksi bütirik asit ve aseton gibi beynin enerji kaynağı olan keton cisimcikleri oluşmaya başlar. Bu keton cisimcikleri nöronlar arasında iletişimi sağlayan maddeler olan nörotransmitter salınımını azaltarak epilepsi hastalarında nöbetlerin oluşumunu engeller. 

Ayrıca nöbetler sonucunda oluşan, vücuda zarar veren reaktif oksidanların temizlenmesinde rol oynar. Ketojenik diyet uygulamalarında en önemli sorun besinsel açıdan yiyecek çeşidindeki sınırlama dolayısıyla vitamin, diyet lifi ve mineral eksiklikleri riskinin olması. Epilepsisi olan çocuklarda uygulanan ketojenik diyette doğru besin planı sağlanmazsa oluşabilecek bu yetersizlik normal gelişimi olumsuz etkileyeceğinden mutlaka Beslenme Uzmanının içerisinde yer aldığı sağlık ekibi tarafından denetimin sürekli izlemi sağlanmalıdır.

Epilepsi Nedir?

Sinir hücrelerinde anormal elektriksel aktivite sonucunda beynin normal aktivitesinin bozulmasına neden olan kronik nörolojik bir hastalıktır. Geçirilen nöbetler, epilepsinin semptomları olarak bilinse de aslında 24 saat içerisinde iki ve ya daha fazla nedeni bilinmeyen nöbet geçirmek epilepsinin tanımını ortaya koyar. Dünyada 65 milyon epilepsi hastası bulunmakta ve izlemde her 3 hastadan birinin kontrol edilemeyen, inatçı kasılma nöbetleri geçirdiği bildirilmektedir. Epilepsinin oluşma nedeni tam olarak bilinmese de santral sinir sistemi tümörleri, beyni tahrip eden mitokondriyal ve genetik bozukluğun epilepsi oluşumuna neden olabileceği düşünülmektedir. 

Geçmişten Bugüne Ketojenik Diyet 

Antik zamanlardan beri ‘uzamış açlık’ epilepsi tedavisinde kullanılmaktadır ancak ilk modern rapor 1911 yılında Harvard Tıp Fakültesi’ndeki hekimler tarafından ortaya atılmıştır. Uygulama ise ilk kez 1921 yılında Amerika’da Mayo Klinik’te Doktor Wilder tarafından yapılmıştır. 1930’lu yıllara kadar ketojenik diyet tedavi amaçlı uygulamaya devam edilmiştir. 1938 yılında epilepsi tedavisi için kullanılan ‘Fenitoin’ adlı ilacın keşfi ile gözde tedavi yöntemi olan ketojenik diyeti arka planda bırakmıştır. 

1980’lerde ise ketojenik diyet “Orta Zincirli Yağ Asidinden” zengin şekli tekrar gündeme oturmuştur. Ancak bu yağ asidinin diyeti uygulayan kişilerde gaz, şişkinlik, mide bulantısı, kusma gibi yan etkilere neden olduğu görülmesiyle yeniden popülerliği kaybolmuştur. 1994 yılında epilepsi hastası erkek çocuğun ketojenik diyet ile iyileşmesini konu alan “First Do No Harm” filmiyle daha geniş kitlelere adını bu beslenme tarzı yeniden popüler olmuştur. Günümüzde ketojenik diyet; daha az kısıtlayıcı çeşitlerinin ortaya çıkmasıyla yeniden canlanmıştır.

Tüm Epilepsi Hastaları Tarafından Uygulanmalı Mıdır?

Epilepsinin tanı ve tedavisi için nöbetlerin tipi, süresi ve şiddeti önem taşır. Epilepsi nöbetleri iki sınıfa ayrılmaktadır. Birincisi beynin tümüne yayılmış anormal elektriksel aktivite sonucu oluşan tam kasılma nöbetleridir. Bu tür nöbetleri geçiren hastalarda tam bilinç kaybı ve nöbet esnasında bilinçsiz hareketler oluşur. Nöbet bittiğinde ise hasta sersemlemiş haldedir. İkinci nöbet tipi ise beynin bir kısmını etkileyen kısmi nöbetlerdir. Bu tip nöbetlerde semptomlar beynin etkilenen bölgesine göre değişir ve bilinç kaybı oluşmayabilir. Nöbet tipleri ve beynin etkilenen kısmı tedavinin başlıca belirleyicisidir. Bazı nöbetler yalnızca anti-epileptik ilaçlar ile kontrol altına alınabilirken; inatçı nöbetlerde ilaca ek olarak ketojenik diyet gerektirebilmektedir. Ayrıca çocuk grubunda ketojenik diyetin kesin etkileri yapılan geniş kapsamlı ve çok değerli çalışmalar ile kanıtlanmıştır; klinikte çocuklarda ketojenik diyet uygulanmaktadır. 

Yetişkin grupta yapılan çalışmalarda da pozitif sonuçlar gözlenmesine rağmen bu çalışmalar kısa süreli ve az sayıda katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Ketojenik diyetin yetişkinler üzerinde kullanımının uzun dönem sağlık üzerindeki etkilerini, yarar ve yan etkilerini iyi tanımlamak için daha kapsamlı çalışmalar gerek vardır. Bu nedenle Ketojenik Diyet Uygulama Rehberleri’nde yetişkinler için özel olarak ketojenik diyet kullanımı ile ilgili bir öneri yoktur. Kısacası her epilepsi hastası için ketojenik diyet uygulanması gibi bir gereklilik bulunmazken ancak ilaca dirençli çocuk epilepsi hastalarında, nöbet sayısı ve sıklığını yarı yarıya azaltmada etkin olduğu bilinmekte ve önerilmektedir.

Ketojenik Diyet Tipleri Nelerdir?

‘Klasik’, ‘Modifiye Atkins’, ‘Orta Zincirli Yağ Asitleri İçeren’ ve ‘Düşük Glisemik İndeks Diyeti’ olarak dört çeşit ketojenik diyet tipi bulunmaktadır. Klasik ketojenik diyet bunlardan en kısıtlayıcı ve uygulaması zor olanıdır ancak diyet tipleri arasında en yüksek ketojenik etkiyi oluşturma özelliğine sahiptir. Klasik ketojenik diyette her yiyecek ve içeceğin mutfak tartısında gramlarının ölçülerek, hesaplanan miktarlarda tüketilmesi gerekir. Yağların, karbonhidrat ve proteinlerin toplam miktarına oranının 4:1, 3:1 ve 2:1 olduğu üç alt gruba ayrılır. ‘Klasik’ ve ‘Orta Zincirli Yağ Asitlerini İçeren’ ketojenik diyet tipleri kesinlikle hastanelerde uygulanmalıdır.

Orta Zincirli Yağ Asitli ketojenik diyet; klasik ketojenik diyete kıyasla daha fazla karbonhidrat içerirken, yağ miktarı daha azdır. Özel olarak üretilen bir sıvı yağ olan orta zincirli yağ asidinden zengin içerikli bu likidin ketojenik etki gösterme potansiyelinin yüksek olması diyetin etkinliğini artırdığı bildirilmektedir. Bu diyette toplam enerjinin %60’ını oluşturan orta zincirli yağ asitleri sindirim için safra tuzlarına gereksinim duymazlar, direk bağırsak hücrelerinde emilirler ve hızla dolaşıma taşınarak karaciğer tarafından ketonlara dönüştürülürler. Orta Zincirli Yağ Asitli ketojenik diyetin yukarıda saydığım yan etkilerinden ötürü diğer ketojenik diyet türleri kadar yaygın kullanılmamaktadır. 

2000’li yılların başında daha kolay uygulanabilen ve  hastaların bağlılığının daha yüksek olduğu ‘Modifiye Atkins’ ve ‘Düşük Glisemik İndeks’ diyetleri kullanılmaya başlamıştır. Her iki diyette de günlük enerjinin %60-70’i yağlardan sağlanır ve protein kısıtlanmaz. Bu diyetler klasik tipte olduğu gibi tüketilen her besinin gramlarının hesaplanmasını gerektirmez; su bardağı, çay kaşığı gibi standart ölçülerle belirlenen porsiyonlardan ne kadar tüketeceği belirtilir. ‘Modifiye Atkins’ diyetinde çocuklarda karbonhidrat alımı günde 10-15 gram ile sınırlanırken, bu miktar ergen grupta 20 gramdır. ‘Düşük Glisemik İndeks’ diyetinde glisemik indeksi 50’nin altında olan yani kan şekerini çok hızlı yükseltmeyen tam tahıllar, sebzeler, kuru baklagiller gibi yüksek lifli karbonhidrat kaynakları önerilir ve karbonhidratlar için günlük tüketilmesi gereken miktar 40-60 gramı geçmeyecek şekilde diyet planlanır. 

Tüm Ketojenik Diyet Tipleri ve İçerdikleri Makro Besin Oranları

Diyet Tipleri Yağ       Karbonhidrat Protein

4:1 %90 %2-4 %6-8

3:1 %85-90 %2-5 %8-12

2:1 %80-85 %5-10 %10-15

Modifiye Atkins Diyeti %60-65 %5-10 %25-35

Düşük Glisemik İndeks Diyeti %60-70 %20-30 %10-20

Orta Zincirli Yağ Asitleri Diyeti %60-70 %20-30 %10

Diyetin Etkinliği 

427 çocuk üzerinde yapılan önemli bir çalışmada 4:1 klasik diyet uygulanmasından 3 ay sonra, çocukların %55’inde epileptik nöbetlerin kesildiği, %85’inde nöbet sayısının azaldığı gözlenmiştir. Modifiye Atkins Diyeti’ni uygulayan çocukların %10’u tamamen nöbet kontrolü sağlarken, %60’ında nöbet sayısında azalma gözlenmiştir. 

270 yetişkin üzerinde yapılan çalışmada ise Klasik  Ketojenik Diyet uygulayanların %52, Modifiye Atkins Diyeti uygulayanların %34’ünde nöbet sıklığı azalmıştır. Ayrıca Modifiye Atkins Diyeti’ne uyum, Klasik Ketojenik Diyet’ten daha fazla bulunmuştur. Diyete uyumdaki değişiklikler nedeniyle diyetlerin etki oranı değişken olsa da ketojenik diyet uygulamasıyla özellikle epilepsi türleri olan West Sendromu ve Lenox Gastaut Sendromu’nda yüksek başarı elde edilmiştir.

Diyeti Uygularken Vitamin Minerallere Dikkat

Ketojenik diyette karbonhidrat kaynakları olan meyve, sebze, tahıl ve kuru baklagillerin kısıtlanması vitamin ve minerallerin eksik olmasına yol açar. Bu nedenle bu diyeti uygularken mutlaka kalsiyum ve D vitaminini içeren multivitamin ve selenyum, magnezyum, fosfor, demir gibi elementler takviye edilmelidir. Ayrıca kullanılan ilaç ve vitamin destekleri şeker ve şeker alkolleri içermemesi, keton cisimlerinin oluşumu açısından önemlidir bu nedenle kullanılmadan önce içerikleri sorgulanmalıdır.

Ketojenik Diyetin Yan Etkileri

İlk günler ve haftalarda yani diyete uyum sürecinde yorgunluk, baş ağrısı, kusma, kan şekerinin düşmesi gibi yan etkiler oluşabilir. Bunun yanında karbonhidrat kaynaklarının sınırlanmasıyla lif alımı azaldığı için kabızlık sık gözlenir. Vücutta asit oranının yükselmesi yani asidoz oluşabilir. Bu durumda uzmanlar tarafından asidi tamponlayıcı ilaçlar verilebilir veya diyet oranı genişletilebilir.

Diyeti Sonlandırma

Ketojenik diyeti uygulama süresi en az 3-6 ay sürer. Hastalar genellikle birkaç yıl uygularlar. Diyet başlangıçta olduğu gibi kademeli sonlandırılır. Karbonhidrat alımı vücutta keton cisimlerinin oluşumu yani ‘ketozis’ ortadan kalkana kadar kademeli olarak artırılır. Eğer ketozis sonlandıktan sonra nöbetler devam ederse hastalara düşük işlenmiş besinler ve düşük şeker içeren sağlıklı diyetler önerilir.