Dünyanın salgın hastalığı olarak kabul edilen obezite için her gün yeni bir tedavi şekli fenomen oluyor değil mi? Yakın zamanda tok tutan ilaçlarla zayıflamak revaçta iken günümüzde artık neredeyse sağlıklı şişmanlara bile bariatrik ve metabolik cerrahi uygulamaları yaygın bir şekilde maalesef uygulanarak obeziteye çare olmaya çaba sarf ediliyor. Ama sonuç hep yeniden kilo almayla sonuçlanırken ameliyat sonrası yaşam kalitesindeki bozulma da artık gündemde. Bugün artık yapılan ameliyatların obezlerin yaşam şekillerini de sıkıntıya soktuğunu göstermeye başladı.

Mesela Roux en Y gastrik bypass adı verilen midenin bir kısmının kesilip bağırsakların da bir miktarı kesilerek bu iki kesilen bölgenin bağlanmasıyla oluşan oldukça da sık uygulanan ameliyat sonrası marjinal ülserin gelişmesi, emilim bozukluklarının oluşması ve hayati risklerin belirginleşmesi artık cerrahi operasyonların risklerinin daha ciddiye alınması gerekliliğini de gündeme getirmiştir. Tabi obez olup zayıflamaya yönelik herhangi bir cerrahi operasyonu geçirip; kanama, tıkanma, bulantı, kusma, mide şeklinde bozulma, hipoglisemi, dumping sendromu ve psikolojik bozuklukların sıklıkla yaşanması da ayrı bir sıkıntı olarak karşımıza sıklıkla çıktığını da bildirmek önemlidir.

Öncelikle bu ameliyatlara aday obezlerin oldukça dikkatli seçilmesi gerektiğini söylemeliyim. Ve bazı önemli kriterlerin muhakkak karşılanması en önemli kritik konu. Bunun için sıkı kılavuzlar mevcut. Durum böyle olunca da aslında cerrahi için kriterleri sağlayan kişilerin sayısı şu an yapılan ameliyat hızından çok daha az diyebilirim. Yani herkes değil, gevşetilmiş kriterlerle hastayı sen ameliyatlık olabilirsin değil gerçekten ihtiyacı olan obezlere zayıflamak amacıyla bu ameliyatlar düşünülmeli, planlanmalı ve uygulanmalıdır.

YENİDEN KİLO ALMANIN NEDENLERİ ÇOK AÇIK

Kilo kaybı obeziteyi ortadan kaldırmadığını bu cerrahi operasyonları geçiren hastalardan elde edilen verilerle de açıkça gördüğümüzün altını çizmeliyim. Çünkü ameliyat olanların büyük bir kısmı yeniden kilo alıyor. Çünkü yeme davranışını maalesef kalıcı değiştiremiyorlar. Ameliyat sonrasında verilen kilonun hemen hepsini geri alan olgularda artık çoğunlukta. Genelde eski beslenme alışkanlıklarına geri dönebiliyorlar, hormonsal veya metabolik hastalıklar eşlik edebiliyor, mental sağlık sorunları yaşayabiliyor ve aktivite yapmayabiliyorlar. Sonuçta sık atıştırma, kontrolsüz yemek yeme, bir yiyeceği aşırı isteme, sosyal destek yetersizliği, genelde ameliyat sonrası sıkı takibin hiç yapılamaması, depresyona bağlı faktörler yeme üzerinde olumsuz etki göstererek yeniden kilo almayı sağlayabilmektedir.

Ayrıca hızlı zayıflayan bu ameliyatlarda hastaların sadece yağ dokuları değil, kas ve su kayıpları da çok fazla oluyor. Bu durum da vücudun yeniden yağ depolamasının hızlı bir şekilde açığa çıkmasına sebep olarak kilo almayı da hızlandırmaktadır. Bazı ameliyatlarda 2. yılında daha fazla zayıflama görülse de komplikasyonlar da göz ardı edilmeyecek kadar fazlalaşabiliyor ve bu hastalarda daha sonra eğer yeme alışkanlıklarını ihtiyaçları kadar olacak şekilde düzenleme yapamadıklarında yeniden kilo almaya meyil gösterebilmektedirler.

YEME BAĞIMLILIĞI VE BOZUKLUĞU TEMEL SORUN

Genelde obezite cerrahisi olan hastaların ortak özellikleri; aşırı yeme davranışı sergilemeleri, gece yemek yeme sendromu sorunu yaşamaları, yiyecek bağımlısı olmalarıdır. Ve ameliyat prediyabeti, diyabeti ciddi azaltsa da mide perforasyon, kaçak, kanama, darlık, bulantı, kusma, dumping sendromu, majör mide ülseri görülen sık komplikasyonlarıdır. Psikolojik boyutu ayrı bir konu onun da altını çizmek gerekir. Ve hastaların çoğu 1. yıl en geç 2. Yılın sonunda verdikleri kiloların da çoğunu almaktadırlar. O zaman burada hem zayıflamak hem obeziteden kurtulmak hem de psikolojik olarak iyileşmek için yapılması önerilen cerrahinin iyice sorgulanması gerektiğini vurgulamak çok yerinde olacak diyebilirim. Çalışmalar ve dünyadaki obezite cerrahisinden elde edilen klinik bilgilere baktığımızda obezite cerrahisi olan hastaların neredeyse % 60-70’inin hayat kalitesinin yaşam boyu bozulabildiğini bizlere gösteriyor diyebilirim.

MİDE KÜÇÜLTME AMELİYATLARI TERCİH EDİLİYOR

Sleeve Gastrektomi yöntemi midenin büyük bir kısmının operasyon ile kesilip sadece 150-200 mL hacminde mide tüpü oluşturularak yapılan bariatrik cerrahi yöntemlerden bir tanesidir. Mide hacmi küçüldüğü ve endokrin etkilerin düzenlendiği bazı mekanizmalar üzerinden hastalar zayıfladığı için son yıllarda en sık tercih edilen cerrahi yöntemlerin başında gelmektedir.  Mide tüp şeklinde hacmi kısıtlandığı için bir öğünde yenebilen besin miktarı büyük ölçüde azaldığı için obez kişiler kilo kaybetmeye başlarlar.

OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI GELİŞEN 5 VİTAMİN MİNERAL EKSİKLİĞİ

Yukarıda bahsettiğim ciddi ameliyat komplikasyonlarının yanı sıra aslında birçok operasyon geçiren obez hastanın yaşam boyu bazı multivitaminleri kullanması da gerekebiliyor. Genelde ameliyatın etki mekanizmasına bağlı olarak sıklıkla vitamin ve mineral eksikliği görülüyor. İster besin alımı kısıtlamasına yönelik ameliyatlar olsun isterse emilim bozukluğuna neden olan ameliyatlar yapılsın yorgunluk, halsizlik, saç dökülmesi, görme kaybı, kas krampları dahil birçok rahatsızlığa neden olan ciddi sorunlar maalesef bu hastaların hayat kalitesini fazlasıyla olumsuz bir şekilde etkiliyor. Obezite cerrahisinde ameliyatın çeşidine göre yaşam boyu almaları gereken vitamin ve mineral desteklerini maalesef hastalar düzenli kullanmıyorlar.

Vitamin ve Mineral Kullanmamada Temel Nedenler:

  • Mide ve bağırsakta oluşan bulantı, şişkinlik, reflü, hazımsızlık ve kusma gibi yan etkiler sebebiyle tüketememe,
  • Tat ve koku sorunları yaşadıkları için tercih etmeme,
  • Vitamin veya mineral eksikliklerinin olduğuna inanmama,
  • Bireysel olarak doğru formda vitamin ve mineral önerisinin yapılmaması,
  • Yaşam boyu kullanacakları multivitaminlerin geri ödemesi olmadığı için maliyet,
  • Ameliyat olan kişide farklı kronik hastalığına bağlı faktörler düzenli olarak bireylerin vitamin ve mineral desteklerini kullanmada engelleyen en önemli sorunlardır diyebiliriz.

DEMİR EKSİKLİĞİ: Cerrahi operasyonun çeşidi ne olursa olsun en yaygın mikrositik anemi dediğimiz demir eksikliği anemisi hemen her hastada karşımıza çıkıyor. Demir eksikliğine bağlı mikrositik anemi ile soluk ten, göz kapaklarını kaldırdığınızda kanlı canlı bir görünüm yerine sapsarı bir renk, saç dökülmesi, uykudan zor uyanma, gün içinde elini bile kaldıramayacak kadar bitkin hissetme ve yürüyüşe çıktığında kısa sürede soluk soluğa kalarak egzersizini yarıda bırakacak kadar halsiz hissetme başlıca sağlık sorunlarını cerrahi operasyon sonrası sıkça yaşayabilmektedirler.

B12 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ: Birçok cerrahi operasyon geçiren hastanın B12 düzeyleri oldukça düşüktür ve bu hastalarda megaloblastik anemi grubundan pernisiyöz anemi hastalığı mevcuttur. B12 eksikliğinde anemiye bağlı solukluk, taşikardi, solunum düzensizliği gibi hematolojik bozukluklar; el ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma hissi, bilişsel değişiklikler, unutkanlık gibi nörolojik bozukluklar ve ileri seviyede eksiklikte depresyon, demans gibi psikiyatrik bozukluklar oluşabilir. Dilin üzerindeki papillarda silinme, düzleşme görülebilir ve dil normalden parlak, kırmızı bir renk alabilmektedir. B 12 eksikliği bu şikayetlerle kendini gösterebileceği gibi hiçbir belirti vermeden veya anemi olmadan da B 12 eksikliği olabileceği unutulmamalıdır.

D VİTAMİNİ VE KALSİYUM EKSİKLİKLERİ: Operasyon sonrasını takip eden aylarda ortaya çıkan kalsiyum ve D vitamini eksiklikleri hastanın kemik mineral yoğunluğunda azalmaya, zamanla kemiklerde yumuşamaya ve kemik yapısında bozulmalara kadar giden sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldıklarının farkına bile varmamaktadırlar. Kırık için risk faktörü olan kalsiyum ve D vitamini eksikliğinin önüne geçmek çok önemli. D vitamini eksikliği hem bağışıklık sistemini olumsuz etkilerken hem de yorgunluğun bir kat daha artmasına neden olabilmektedir.

A VİTAMİNİ: Özellikle ağır emilim bozukluğu ameliyatları sonrasında A vitamini eksikliği çok sık görülebilmektedir. Gözün kornea tabakasında değişikliğe neden olarak başlayan A vitamini eksikliği gece körlüğü ve tedavi edilmeyen hastalarda ise körlüğün oluştuğu vakalar bulunmaktadır. Mutlaka emilim bozukluğu yaratan ameliyatlarda yağda eriyen A, D, E ve K vitaminleri mutlaka yakın biyokimyasal değerlendirme ile takip edilmelidir.

B1 VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ: B1 vitamini eksikliği de cerrahi operasyon geçiren hastalarda çoğunlukla görülmektedir. Bu vitaminin eksikliği ameliyat dışında iştahsızlığı tetiklemektedir. Böylece sadece kilo vermeye yönelik yapılan operasyonlara birde iştahsızlık eklenince çok daha vahim bir zayıflama meydana gelmektedir. Buna ek olarak depresyon, sindirim rahatsızlıkları, kas ve sinir sistemlerinde bozulma, nörolojik bozuklukların oluşmasına neden olmaktadır. En kötü tablo ensefalopati denilen bir tabloya sürüklemesidir. Bu sendrom hafıza kaybından nistagmus yani gözde sağ sola kayan ritmik bozukluk, denge güçlüğü ve çevre ile iletişimin kesilmesi gibi bir dizi psikozun da eşlik ettiği sağlık sorununa neden olmaktadır.

DOĞAL BESLENME VE AKTİVİTE ÇOK DAHA ÖNEMLİ

Obez hastalarda yeme davranışı problemleri çok derin olması bunun çözülemeyeceği anlamına gelmemektedir. Doğal beslenme evimizde olan doğal besinlerin sağlıklı bir şekilde hazırlanıp tüketilmesi demektir. Ülkemizde her hane evinde çok sağlıklı yemek pişirmektedir ve ev yemeklerini doğru miktarlarda yiyen kişiler de kilo almamakta uzun yıllar kilolarını sağlıklı indeksler aralığında tutabilmektedirler. Obez bireylere ilaç ve cerrahi yöntem alternatifi sunmadan önce ısrarlı bir şekilde yeme davranışlarını düzeltebilecek Diyetisyen, Psikolog, Psikiyatr üçgeninde mutlaka yeme farkındalığını sağlamak önemlidir. Metabolik kontrollerinin Endokrin uzmanı tarafından takip edilerek gerekli tıbbı tedavilerinin ayarlanması birçok ciddi obez vakanın vücut ağırlığında kayda değer kayıpların oluşmasına destek olabilmektedir. Aslında genel saha tecrübelerimiz bireylere light yiyecekler, fazla yağlı ve şekerli besinler ile öğünde fazla yemenin düzenlenmesiyle rahatça zayıflayabildiklerini ve bunu çok uzun yıllar da koruyabildiklerini göstermektedir.