“Her derdin bitkisel bir devası vardır ve mesele onu bulmaktır” bilgisi 2000 yıl öncesinde keşfedilmiştir. Çünkü baharat ve bitkilerin içerisinde doğal olarak bulunan etken maddeler uygun dozajda alındığında tedavi edici etkiye sahiptir. Doğal tıbbi bitkiler sentetik ilaçlara göre yan etkisi neredeyse oldukça az, faydası yüksek ve ekonomik olarak ise aralarında dağlar kadar fark olabilecek fiyattadır.

 

                Baharatlar diğer bitkilerden biraz daha öncelikli ve önemlidir. Çünkü sindirim sisteminden kan şekeri metabolizmasına yağ yakımından kolesterol düşürmeye kadar direk etkili rollere sahiptir. Tıbbi aromatik baharatlardan kimyon ve safran ülkemizde uzun yıllardır üretilirken çörek otu, anason, kırmızı biber, kekik, nane ve rezede de yaygın bir şekilde üretimi yapılmaktadır. Peki ne gibi yararları var derseniz; antidiyabetik, kardiyovasküler sistemi koruyucu, antitiroid, spazm çözücü, antihelmintik, ağrı kesici, alerji düzenleyici, tansiyon düşürücü ve enfeksiyon hastalıklarından koruyucu gibi birçok faydaları mevcuttur.

 

                O zaman mutfaklarınızda kolay kullanabileceğiniz tıbbi özellikleri olan 9 baharat ve kullanım yararlarını merak ediyorsanız detaylar burada.

   

PISTACIA LENTISCUS (SAKIZ AĞACI)

 

Literatürde bu ağacın reçinesine sakız ağacı reçinesi deniyor. Bilimsel çalışmalarda ise sandaloz sakızı diye geçiyor. Aslında muhallebi yapımında kullanılan sakız ağacı reçinesi birçok rahatsızlığa deva diyebilirim. Balgam söktürücü, diş etlerini kuvvetlendirmek, ağız kokusunu gidermek için süper etkili olsa da tıbbi olarak mide ve onikiparmak bağırsağı ülserlerinin tedavisinde yararlı olduğu tıp araştırmalarında belirlenmiştir. Reçinesi yani sakızı midede helikobakter pylori nedenli peptik ülser tedavisindekesin etkili olduğu saptanmıştır. Yapılan insan çalışmalarında kanda kolesterol ve karaciğer enzimlerinin düşürdüğü için kalp hastalıkları, karaciğer yağlanması tedavisinde önemli olduğu bildirilmiştir. Düşük dozda sakız ağacı sakızı yani reçinesi kullanımının kan şekerlerini düşürebildiği gösterilmiştir. Chron hastalığında bu sakızın kullanımı inflamasyon belirteçlerini düşürmüş güçlü bir bağışıklık dengeleyici bir rol üstlendiği belirlenmiştir. Midedeki ekşimeyi düzenlediği, midedeki helikobakter pyloriyi yok ettiği bulunmuştur.

 

YILDIZ ANASON

 

                Limonata, çaya ve kahveye koyabileceğiniz yıldız anason gaz söktürücü, mideyi rahatlatıcı ve anne sütü arttırıcı etkileri sebebiyle mükemmel bir baharattır. Hint tıbbında hazımsızlık, şişkinlik, mide bulantısı, karın ağrısı ve romatizmaya iyi geldiği için yaygın kullanılan bu baharatın içinde bulunan uçucu bir yağ olan anetol sayesinde iyileştirici etkiyi sağlamaktadır. Size daha çok solunum sistemi hastalıkları sırasında yıldız anasonu kullanmanızı tavsiye ederim. Suda kaynatıp içerseniz özellikle akciğer mukozal duvarı üzerinde yumuşatıcı etki gösterir. Midede ekşime yaşıyorsanız yıldız anasonu açık sıcak çay içinde 3 dakika demledikten sonra çayınızı içerseniz mide yakınmalarına da dur dersiniz. 12 yaşından küçük çocuklarda kullanılmasını tavsiye etmediğim yıldız anasonu uzun süreli kullanımlarda kusma hatta baş ağrısına neden olabilir.  1 su bardağı sıcak çayı bir sürahiye boşaltın. İçine 2 adet yıldız anason, 1 adet rulo tarçın, 5-6 adet tane karanfili ekleyip üzerine 750 mL sıcak su koyarak mide tedavi edici kür hazırlayabilirsiniz. Bu 1 L karışımı gün içinde yemekten sonra içerek 1 hafta uyguladığınızda ekşime, yanma gibi sorunlardan da kurtulabileceksiniz.

 

KİŞNİŞ

                Ülkemizde aşotu olarak tanınan kişniş taze ve kuru baharat şeklinde tercih edilir. Taze kişniş tadı buruktur çoğu kişi taze kişniş yemekten itina etse de bu baharatın hem tazesi hem de kurusu tıbbi bitkidir. Genel olarak sakinleştirici, ağrı kesici ve kuvvet kazandırıcı olarak tüketilmektedir. Kişniş bilimsel çalışmalarda kilo alamayanlar için müthiş bir parazit düşürücüdür. Özellikle kişniş tohumunu çay şeklinde demleyip günde sabah ve akşam yemeklerden sonra birer bardak içilmesi kilo almayı önleyen parazitlerin dışkı ile atılmasını sağlamaktadır. Kişnişin çok iyi ödem atıcı olup sindirim sistemini de düzenleyici etkisi bulunur. Yemeklerinizde, köfte yaparken, çorbalarda kişnişi baharat olarak kullanabilir, taze kişnişi salatalarda veya salsa soslara ekleyebilirsiniz. Bu baharatı kullanarak hazırladığınız yemekler sonrasında hazım sorunu yaşamaz, karın ağrısı ve şişkinlik gibi şikayetleri yaşamazsınız. Kişniş kullanımı karaciğer yağlanmasını tedavi edici niteliktedir. Karaciğerin yenilenmesine de içerdiği linalol adlı uçucu yağlar sayesinde katkı sağlar. Bu baharatı kullandığınızda bağırsaklarda biriken ağır metallerinde süpürülerek kolon sağlığının ideal seviyeye çıkmasını sağlar.

 

ZERDEÇAL

                Zerdeçal içerisinde bulunan kurkuminoid adlı bitkisel bir bileşiklerden dolayı özellikle anti-inflamatuvar etkili bir baharattır. Yani vücutta otoimmün sistem hastalıklarını tetikleyen anormal metabolizmayı duraksatan role sahiptir. Genelde günde 1 g kurkumin eş değeri zerdeçal baharatı kullanılırsa ancak inflamasyonu önleyici özelliği vücutta görülebildiğinden bizim mutfaklarımızda kullandığımız 1 tutam kadar zerdeçal ile de bunu sağlamamız aslında çok mümkün görünmemektedir. Çünkü zerdeçal tükettikten sonra maalesef bağırsaklardan emilimi de az olduğu için kana geçişi de fayda görecek düzeye ulaşmamaktadır. Bu nedenle zerdeçalın bağırsaklarda emilimini arttıracak beslenme stratejisi yaparak  kanser, insülin direnci, diyabet ve Alzheimer hastalıklarına karşı da etkin olmasını sağlamalısınız. Kurkuminin bağırsaklardan emilimini arttırmak için 2 beslenme faktörüne ihtiyaç duymakta ve böylece az miktarda zerdeçal yeseniz de çok daha fazla yarar sağlayabilecek dozu kana geçirebilmektesiniz. Biri tane karabiber içerisinde bulunan piperin adlı bileşiktir. Piperin zerdeçaldaki kurkuminin emilimini hızlandırmakta ve çok daha etkin bir şekilde bağırsaklardan emilimini desteklemektedir. Diğeri ise zeytinyağıdır. Kurkumin yağda eriyen bir bileşik olduğu için zeytinyağı da bağırsaklardan daha fazla emilmesini ve daha çok kurkuminin kan dolaşımına katılmasını sağlamaktadır. Özellikle İnflamatuvar bağırsak hastalığı olan kişiler sağlıklı beslenmelerinde zerdeçal, tane çekilmiş karabiber ve zeytinyağı ile beraber tükettiklerinde ağrının azalmasını sağlayabilir, hazımsızlık yaşayanlarda ise zerdeçal safra kesesini uyarıp safra asitlerinin salgılanmasını arttırdığı için sindirime yardımcı olabilmektedir.

 

TARÇIN

 

                Mis gibi kokan tarçına bu keskin ve tarçına has kokuyu veren madde sinnamaldehit adlı bileşiktir. Bu bileşik tarçının tıbbi bir baharat olarak kullanılmasında rol oynar. Tarçın aslında kabızlık ve karın ağrılarının azalmasına yardımcıdır. Tarçın kullandığınızda ülserden korunursunuz, alerjenlere karşı vücudu temizlersiniz, damar açıcı etkisinden dolayı tansiyonu dengeler ve bakterilerin aşırı çoğalmasını engelleyerek enfeksiyonlardan korunursunuz. Tarçın ayrıca insülin hormonunun vücutta kullanımını arttırmaktadır. Bu durum aşırı kan şekeri yükselmesini önleyerek özellikle diyabetli hastalarda hiperglisemi riskini azaltabilmektedir.  Günde 1-6 gram yani maksimum 1 çay kaşığı tarçını süte, yoğurda ekleyerek kullandığınızda ani kan şekeri artışını dengeler, insülin direncini de kırarsınız. Öğünde tarçını kullandığınızda yemeklerin mideden boşalımını geciktirmesi sayesinde yemek sonrası kan şekerinin düşmesine neden olduğu bilimsel çalışmalarda da gösterilmiştir. Tarçını suya karıştırıp içtiğinizde bağırsaklarda olan candida mantarlarının fazla artmasını baskılar, yağlı yiyeceklerdeki yağın emilimini azaltarak aşırı yağ deposuna sebep olacak kalori alımını engeller ayrıca kolesterolünde emilimini bloke ederek kan kolesterol artışına da kalkan olursunuz.

 

SARIMSAK

Allisin biyoaktif bileşiği içeren sarımsak tansiyon dengeleyici ve doğal antibiyotik olarak biliyoruz ancak bu sülfürlü özel bileşiğin karaciğerde toksinlerin bedenden uzaklaştırmasını kolaylaştırırken mükemmel kolesterol düşürücü olduğu da bilimsel kanıtlar arasındadır. Bu nedenle sağlıklı bireyler elbette sarımsağı her gün yemeli ama özellikle kalp hastaları, hipertansiyon sorunu olanlar, kan yağları yüksekliği ile giden ailesel hipertrigliseridemi gibi rahatsızlıkları olanlar için tıbbi etkisi sebebiyle muhakkak günde en az 2 diş olacak şekilde tüketmeleri çok önemlidir. En etkili yeme şekli taze veya kışlık kuru sarımsağı soyduktan sonra bıçağın yan tarafı ile ezip hava ile 5 dakika temasını sağlayarak yemektir. Sarımsağın çiğ ezilerek tüketilmesi yemeklerdeki yağın emilimini de azaltarak dışkı ile atılmasını kolaylaştırarak daha az kalori almasını sağladığını belirten araştırmacılar özellikle ağır yağlı yemeklerde yemenin hazmı kolaylaştırdığını da vurgulamaktadır. Öğle ve akşam yemeklerinde salatalara zeytinyağı ile eklenen sarımsağın hareketsiz bedende zayıflatıcı etkisinin çok güçlü olduğunu unutmamalısınız. Aktif ülseri olanlar ve kanama riskli hastalar sarımsak tüketirken dikkatli olmalarını da belirtmeliyim.

 

KİMYON

                Hazımsızlığı gidermek için kullanılan kimyon ayrıca çok iyi gaz gidericidir. Mesela kuru baklagilleri oda ısısındaki suda 12-24 saat kadar beklettikten sonra ıslatma suyu dökülüp az suda düdüklü tencerede kimyon ile pişirildiğinde gaz yapıcı etkisi de kaybolmaktadır. Kronik kabızlığı olanlar mutlaka düzenli olarak kimyon kullanmalıdır çünkü kimyon sindirim kanalını uyarıcı, sindirim sistemindeki enzimlerin de çalışma kapasitelerini arttırıcı etkiye sahiptir. Kimyonda terpenler, fenoller, flavonoidler ve alkaloidler gibi potansiyel sağlığı iyileştirici birçok besin öğesi mevcuttur. Bu besin bileşenleri vücudu zararlı maddelerden arındırır ve bedenin iç temizliğini destekler. Özellikle yoğurda eklene 1 silme çay kaşığı kadar kimyonu 3 ay boyunca düzenli tikettiğinizde HDL kolesterolü arttırmakta, safra salınımı arttırarak sindirimi kolaylaştırmakta ve ağır yemek sonrası hazımsızlığı giderebilmektedir. Kimyonu tohum şeklinde alıp öğütmek; kimyona yapılan taklit ve tağşiş açısından daha güvenlidir. Kimyon tohumunu alıp baharat robotunda çekip toz kimyon olarak kullanabilirsiniz. Kimyonda kumin adlı bileşik vücudun yağ depolanmasını da önler. Özellikle çorba ve sebze yemeklerine kimyon, karabiber ve zerdeçalı birlikte kullanırsanız yediğiniz yemeğin yağ yakıcı etkisi de maksimuma ulaşır.

 

ACI BİBER

 

                Acı biberde bulunan kapsaisin metabolizmayı güçlendiricidir ve vücut ısısını yani termojenezisi arttırarak kalori yakımının da bir nebze artmasına da yardımcı olur. Fakat acı biberin kilo kontrolündeki önemi iştahı azaltarak, daha uzun süre doygun hissetmeyi sağlayarak ve öğünde daha az yemeyi teşvik ederek sağlamasıdır diyebilirim. Acı biber baharatı yemek yemeyle artan açlığın şiddetli hissedilmesini sağlayan ghrelin adlı hormonun fazla üretilmesini baskılayarak daha kısa sürede doymamıza neden olmaktadır. Acı biber enfeksiyonlara karşı mideyi koruyabilecek tıbbi bir özelliğe sahiptir. Mide ülserini azaltan acı biber;bağırsak dostu olan bifidobakterlerin daha çok çoğalmasını, bağırsaklarda kısa zincirli yağ asitlerinden bütirat üretimini arttırarak bağırsağın pH değerini dengeleyip kanser yapıcı maddelerin detoksifikiye edilmesini ayrıca prebiyotik etkiyle daha kolay kabızlığın çözülmesini desteklediği birçok değerli bilim araştırmasıyla gösterilmiştir. Size önerim yağlı öğünler tüketeceğiniz zaman mutlaka yemeklerinize bol acı biber ekleyin böylece toksinlerin atımını kolaylaştırırsınız. Günde 1 tatlı kaşığı acı biber sağlıklı bağırsak için ideal miktar olduğunu hatırlatmak isterim.

 

TAZE ZENCEFİL

 

Zencefilin sağlığa faydalı etkisinin; polifenoller, flavonoidler ve beta karoten gibi farklı antioksidanlara bağlı olduğunu biliyoruz. Ve zencefil demir, bakır, manganez, krom ve çinko gibi metabolizmamızı hızlandıran en önemli minerallerinde süper kaynağı. Burada dikkat etmemiz gereken en önemli noktanın zencefilin mutlaka taze kök olarak tüketilmesini sağlamak. Çünkü taze kök zencefilde metabolizmayı düzene sokan bu besin bileşenleri daha fazla bulunmakta. Taze zencefili suyunu sıkabilir, rendeleyebilir ya da dilimleyerek tüketebilirsiniz. Genel kanser tedavilerinde gerek duyulduğunda uygulanan kemoterapinin en sık gözlenen yan etkisi tat kaybı ve bulantıların olmasıdır. Bulantı ve kusma tedavi süresince hastanın düzenli beslenmesini engelleyen önemli bir sorun. Bu nedenle yapılan birçok araştırmada zencefil suyunun kullanımının kanserli hastalarda kemoterapi süresince bulantı şiddetini azalttığı kusmayı da engelleyebildiği bildirilmektedir. Taze zencefil rendelenip bal ile karıştırılarak bol su içerek tüketildiğinde; içindeki antioksidanların vücutta etkisi en yüksek düzeye çıkmakta ve bağışıklığı koruyan T-hücrelerini aktive ederek yılın her gününü dinç bir şekilde viral ya da bakteriyel hastalıklara yakalanmadan geçirmeyi sağlamaktadır. Ayrıca taze zencefil tüketmek vücutta oluşan iltihabı azaltmakta, acı eşiğini yükseltmekte ve kaşıntıyı gidererek sağlığı koruyucu etki de gösterebilmektedir.